Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2018/3675 E. 2019/10548 K. 04.07.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/3675
KARAR NO : 2019/10548
KARAR TARİHİ : 04.07.2019

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na aykırı davranmak eyleminden dolayı Aliağa Cumhuriyet Savcısı … hakkında 206,00 Türk lirası idari para cezası uygulanmasına dair İzmir Bölge Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünün 31/07/2017 tarihli ve MA-22848514 sayılı trafik idari para cezası karar tutanağına karşı yapılan başvurunun kabulü ile idari yaptırım kararının iptaline ilişkin İzmir 5. Sulh Ceza Hakimliğinin 10/11/2017 tarihli ve 2017/5181 Değişik İş sayılı kararını müteakip, kabahatli hakkında 13/12/2017 tarihli trafik kural ihlali tespit tutanağına istinaden düzenlenen İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 04/01/2018 tarihli ve 2017/693 idari yaptırım defteri, 2018/2 sayılı talepnamesi üzerine kabahatli hakkında idari yaptırım uygulanmasına yer olmadığına dair İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesinin bila tarihli ve 2018/39 Değişik İş sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin İzmir 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 01/03/2018 tarihli ve 2018/31 Değişik İş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 17/05/2018 gün ve 4380 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekinde bulunan dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24/05/2018 gün ve KYB-2018-43835 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Mercii İzmir 13. Ağır Ceza Mahkemesince, itiraz edenin eyleminin başından beri hiç tartışmasız kabahat olduğu, cürümler yönünden yetkili kılınan Ağır Ceza Mahkemelerinin kabahatler yönünden idari yaptırım kararı yetkisi ve görevi bulunmadığı ve İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/39 D.iş sayılı kararında esastan redde dair gerekçesinin uygun bulunduğundan bahisle itirazın reddine karar verilmiş ise de;
1- Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 12/06/2017 tarihli ve 2016/14668 esas, 2017/5614 karar sayılı ilâmında da değinildiği üzere, idarî para cezasını gerektiren eylemin 2802 sayılı Kanun’un 93. maddesi kapsamında kişisel suç olduğunun anlaşılması halinde, anılan Kanun’un “Kişisel suçlarda soruşturma ve kovuşturma” kenar başlıklı 93/1. maddesinde yer alan “Hâkim ve savcıların kişisel suçları hakkında soruşturma ve kovuşturma yapma yetkisi, ilgilinin görev yaptığı yerin bağlı olduğu bölge adliye mahkemesinin bulunduğu yerdeki il Cumhuriyet başsavcılığı ve aynı yer ağır ceza mahkemesine aittir.” şeklindeki düzenleme ile 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 24. maddesinde yer alan “Kovuşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması hâlinde mahkeme tarafından idarî yaptırım kararı verilir.” şeklindeki düzenleme birlikte değerlendirildiğinde, hâkim ve savcıların kişisel suç kapsamında değerlendirilen ve idarî para cezasını gerektiren eylemleri için idari yaptırım uygulanmasını engelleyen herhangi bir hüküm bulunmadığı ve son soruşturma mercii olarak İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesince idari yaptırım kararı uygulanabileceğinin gözetilmemesinde,
2- 2918 sayılı Kanunu’nun “Hız sınırları” başlıklı 50. maddesinin 1. fıkrasında yer alan, “ (1) Motorlu araçların cins ve kullanma amaçlarına göre sürülebileceği en çok ve en az hız sınırları, şehirlerarası çift yönlü karayollarında 90 km/s, bölünmüş yollarda 110 km/s, otoyollarda 120 km/s hızı geçmemek üzere yönetmelikte belirlenir.” şeklindeki ve aynı Kanun’un “Hız sınırlarına uyma” başlıklı 51. maddesinin 1 ve 2. fıkralarında yer alan, “(1) Sürücüler, aksine bir karar alınıp işaretlenmemişse yönetmelikte belirtilen hız sınırlarını aşmamak zorundadırlar. (2) (Değişik fıkra: 08/01/2003 – 4785 S.K./4. md.) Hız ölçen teknik cihaz veya çeşitli teknik usullerle yapılan tespit sonucu hız sınırlarını yüzde ondan yüzde otuza (otuz dahil) kadar aşan sürücülere 64 700 000 lira, yüzde otuzdan fazla aşan sürücülere 131 900 000 lira para cezası uygulanır.” şeklindeki düzenlemeler ile yine bu Kanun’a dayanılarak çıkarılan Karayolları Trafik Yönetmeliğinin “Hız sınırları” başlıklı 100. maddesinin 1. fıkrasında yer alan, “(Değişik madde:01.09.2010 – 27689 S.R.G. Yön./11.mad) Karayolları Trafik Kanununda ve bu Yönetmelikte yazılı kayıt ve şartlar dışında ve aksine bir işaret bulunmadıkça yol durumlarına göre römorksuz araç cinsleri için saatteki asgari ve azami hız sınırları aşağıda gösterilmiştir.” biçimindeki düzenleme ve aynı Yönetmeliğin “Hız sınırlarına uyma ve hızın gerekli şartlara uygunluğunu sağlama” başlıklı 101. maddesinin 1. fıkrasında yer alan, “(1) Sürücüler aksine bir karar alınıp işaretlenmemişse bu Yönetmeliğin 100 üncü maddesinde belirtilen hız sınırlarını aşmamak zorundadırlar.” şeklindeki düzenlemeler dikkate alındığında, idari yaptırım kararına konu olan ihlalin gerçekleştiği çevreyolunda hız limiti 120 km/saat olup, yasal %10 tolerans ile birlikte azami gidilebilecek hız limitinin 132 km/saat olduğu, yasa koyucu tarafından mahkemenin gerekçesine konu durumlar için söz konusu toleransın tanındığı, 31/07/2017 tarihli radar bildirim formuna göre kabahatlinin kullandığı aracın 138 kilometre hız yapmak suretiyle hız sınırlarını aştığının anlaşılması ve 2918 sayılı Kanun ile bu kanuna dayalı olarak çıkartılan Karayolları Trafik Yönetmeliğinde araçların hız sınırlarının araç cinsleri ve yol standartları dikkate alınarak belirlendiği de dikkate alındığında, yasal hız sınırının üzerindeki ihlallerde gerek trafik zabıtasına gerekse mahkemelere takdir hakkı tanınmamış olunması karşısında, itirazın kabulü yerine, yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesinde, isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla, gereği görüşülüp düşünüldü;
01.03.1926 tarihli (Mülga) 765 sayılı Türk Ceza Kanunu 1. maddesi;
“Kanun’un sarih olarak suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilmez. Kanunda yazılı cezalardan başka bir ceza ile de kimse cezalandırılamaz. Suçlar; cürüm veya kabahattir…”
24.02.1983 tarihli 2802 sayılı Kanun’un en son 02.01.2017 tarihinde 680 sayılı KHK ile (yetki yönünden) değişen “Kişisel suçlarda soruşturma ve kovuşturma” başlıklı 93. maddesi;
“… Hâkim ve savcıların kişisel suçları hakkında soruşturma ve kovuşturma yapma yetkisi, ilgilinin görev yaptığı yerin bağlı olduğu bölge adliye mahkemesinin bulunduğu yerdeki il Cumhuriyet başsavcılığı ve aynı yer ağır ceza mahkemesine aittir.
Adalet Bakanlığı merkez, bağlı ve ilgili kuruluşlarındaki hakim ve savcıların kişisel suçları hakkında soruşturma ve kovuşturma Ankara Cumhuriyet Başsavcısı ve ağır ceza mahkemesine aittir…”
30.03.2005 tarihli 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Başvurunun incelenmesi” başlıklı 28. maddesi;
“…Başvuru üzerine mahkemece yapılan ön inceleme sonucunda;
a) Yetkili olmadığının anlaşılması halinde dosyanın yetkili sulh ceza mahkemesine gönderilmesine,
b) Başvurunun süresi içinde yapılmadığının, başvuru konusu idarî yaptırım kararının sulh ceza mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olmadığının veya başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması halinde, bu nedenlerle başvurunun reddine,
c) (a) ve (b) bentlerinde sayılan nedenlerin bulunmaması halinde başvurunun usulden kabulüne,
Karar verilir…”
“Genel kanun niteliği” 3. maddesi;
“…Bu Kanunun;
a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır…” hükümlerini amirdir.
Dairemizin 05.06.2017 tarihli 2016/12987E- 2017/5337K, 30.11.2016 tarihli 2016/14666E.- 2016/22827K., 10.10.2016 tarihli 2016/10403E.-2016/21226K., 26.05.2016 tarihli 2016/5907 E:-2016/18563K., 12.05.2016 tarihli 2016/51E.-2016/17921K.,14.05.2015 tarihli 2015/2556 E.-2015/1529K., 09.04.2015 tarihli 2015/76E.-2015/161K. sayılı kararları ve Yargıtay 7. Ceza Dairesinin, 03.03.2014 tarihli 2014/2963E:-2014/3184K., 26.02.2014 tarihli 2013/23580E.-2014/3023K., 09.07.2013 tarihli 2013/3386E:-2013/16525K., 22.03.2011 tarihli 2008/8692E:-2011/2918K., 22.11.2006 tarihli 2006/7416E.-2006/17584K. sayılı emsal kararlarında değinildiği ve istikrar kazandığı üzere;
Hakim ve savcılar da diğer bireyler gibi suç veya kabahat işleyebilirler. Keza hakim ve savcıların, tüm bireyler gibi işleyebileceği suç veya kabahatler dolayısıyla kanun ve hukuk gereği cezalandırılmaları, hukuk devleti olmanın bir gereğidir.
Ancak, hakim ve savcıların, diğer kamu görevlileri ve bazı meslek sahipleri gibi statülerinden kaynaklı olarak, işledikleri kabahat veya suçlar yönünden tabi oldukları özel soruşturma ve kovuşturma usulleri vardır ve haklarında mevcut özel kanun hükümlerinin uygulanması da hukuk devletinin bir başka gereğidir.
Kabahatler karşısında uygulanan idari para cezalarına karşı başvurulara bakmakla görevli Sulh Ceza Hakimliklerinin uygulamakla yükümlü olduğu 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 28. maddesi, özel kanunlarda hüküm olmayan hallerde bu hakimlikleri usulen görevli ve yetkili kılmaktadır. Dolayısıyla, başvuruyu incelemeye yetkili merci tarafından yapılacak ilk iş, başvuran kişi, uygulanan idari yaptırım veya dosyanın özelliğinden kaynaklı olarak diğer yasalarda özel bir hüküm olup olmadığının tespiti ve buna göre gecikmeksizin başvurunun usulden kabul veya reddine karar vermektir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunundan önce de yürürlükte bulunan 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nda “görev suçu” – “kişisel suç” ayrımına gidildiği, o tarihte yürürlükte bulunan 765 sayılı (mülga) TCK’da “suç” kavramının ve tanımının “cürüm ve kabahatler”den oluştuğu, 2802 sayılı Kanun’da kastedilen “kişisel suç” deyiminin, hakimlerin görevleri sırasında veya görevleriyle ilgili işledikleri suçlar dışındaki tüm “cürüm ve kabahatleri” kapsadığı, 5326 sayılı Kanun ile kabahate konu fiillerin değil kabahat fiili karşılığında öngörülen yaptırımların değiştiği, keza 2802 sayılı Kanunda eskiden suç kapsamında olan ve kabahatten ayrı bir kavram olan cürümlere özgü bir soruşturma ve kovuşturma usulü getirilmediği gibi, bu hususta cürüm ve kabahat ayrımına da gidilmediği, dolayısıyla 2802 sayılı Kanun’da bu tanımla eski yasadaki tüm suçlar yönünden, cürüm ve kabahat ayrımı yapılmaksızın ve her iki eylemi de içine alacak şekilde, hakimlerin işlediği iddia edilen kahabatlerin de “kişisel suç” tanımı içinde değerlendirilmesi gerektiği gibi, muterize ait olup M1 sınıfında bulunan aracın tespit edilen hızının 18.07.1997 tarih, 23053 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 100. maddesi ile 2918 sayılı Kanun’un 51. maddesinde belirtilen sınırın üzerinde olduğu ve hız sınırı üzerindeki ihlal tespitlerinde Mahkemelerin idari para cezası uygulanması noktasında takdir hakkının bulunmadığı anlaşılmakla;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içerikleri ayrı ayrı yerinde görüldüğünden ve ayrıca muteriz hakkında ihlal tarihinde İzmir Otoyol Büro Amirliğince düzenlenen 31.07.2017 tarih, MA 22848514 seri numaralı idari para cezası tutanağı İzmir 5. Sulh Ceza Hakimliği’nin 10.11.2017 tarih, 2017/5181 Değişik İş sayılı kararıyla iptal edildiğinden, İzmir 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 01/03/2018 tarihli ve 2018/31 Değişik İş sayılı kararının CMK’nin 309/4-c maddesi uyarınca aleyhe tesir etmemek ve yeniden yargılama yapılmamak üzere BOZULMASINA, 04/07/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.