Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2018/3585 E. 2018/11214 K. 01.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/3585
KARAR NO : 2018/11214
KARAR TARİHİ : 01.11.2018

MAHKEMESİ :İcra Ceza Mahkemesi
SUÇ : 2004 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜMLER : Mahkumiyet, Şikayet Hakkının Düşmesi

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre,
1) Şikayetçi vekilinin “şikayet hakkının süşürülmesi” hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Şikayet hakkının düşürülmesi kararlarına yönelik şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
2) Sanıklar müdafilerinin mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Sanıkların üzerine atılı bulunan İİK’nın 331. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen takibi şikayete bağlı olan bu suçun; “Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu; alacaklısını zarara sokmak maksadıyla,
“1-) Mallarını veya bunlardan bir kısmını mülkünden çıkararak, telef ederek veya kıymetten düşürerek hakiki surette,
2-) Gizleyerek muvazaa yoluyla başkasının uhdesine geçirerek,
3-) Asıl olmayan borçlar ikrar ederek mevcudunu suni surette eksilterek” şeklinde sıralanan seçimlik hareketlerden herhangi birisinin işlenmesiyle, diğer koşulların da (alacaklının, borçlu aleyhine aciz belgesi aldığını veya alacağını alamadığını ispat ettiği takdirde) gerçekleşmesi halinde oluşacağının yerleşik uygulamalarda benimsenmiş olması, somut uzlaşmazlıkta;
Mahkemenin hükme esas teşkil ettiği 63 KV 457 plaka sayılı araca ilişkin 28.09.2012 tarihli devir sözleşmesi incelendiğinde, aracı devreden şirketin şikayette bulunulan borçlu şirketten farklı bir şirket olduğunun anlaşılması karşısında, söz konusu araca ilişkin önceki tarihli satış sözleşmeleri getirtilerek şikayetin süresinde olup olmadığı tespit edilip, şikayet süresinde ve yapılan devrin borçlu şirket tarafından yapılması halinde, aracın devir tarihindeki borçlu şirketi temsile yetkili şahıs veya şahıslar belirlenip, bu tarihte borçlu şirket tarafından aracın devri hususunda alınmış bir ortaklar kurulu kararı olup olmadığı ve satım işini hangi ortak ya da temsilcinin gerçekleştirdiği tespit edilerek ve iştirak iradeleri araştırılarak, yapılan devrin alacaklıyı zarara uğratma kastıyla yapılıp yapılmadığı da tartışılarak sonucuna göre hukuki durumun takdiri yerine yazılı şekilde sanıkların mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabule göre de;
1) Dava ve cezanın İİK’nun 354. maddesinde yazılı sebeplerden düşeceğinin kararda belirtilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2) Sanık hakkında hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak TCK’nın 53. maddesinin uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi,
3) 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden “etkin pişmanlık hükümlerine yer berilen suçlar ile” ibaresinin çıkarılması nedeniyle özel bir etkin pişmanlık hükmü olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 354. maddesinin aynı Kanun’un 331/1. maddesinde düzenlenen suç yönünden uzlaştırma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemesi, suçun işlenmesinden sonra fail ile mağdur arasındaki çekişmeyi bir uzlaştırmacının girişimiyle kısa zamanda tarafların özgür iradeleriyle ve adli merciler daha fazla meşgul edilmeden sonuçlandırmayı amaçlayan uzlaştırmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunlu bir maddi ceza ve ceza muhakemesi hukuku kurumu olması İcra ve İflas Kanunu’nun 354. maddesinin yerine geçip anılan maddenin uygulanmasını ortadan kaldırmaması karşısında, sanıklar hakkında 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik CMK’nın 253, 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve şikayetçi vekili ve sanıklar müdafilerinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak, HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 01/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.