YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/212
KARAR NO : 2018/4752
KARAR TARİHİ : 18.04.2018
MAHKEMESİ :İcra Ceza Mahkemesi
SUÇ : 2004 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜMLER : Şikayet Hakkının Düşürülmesi
Yerel Mahkemece bozma üzerine verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
I-Sanıklar …, …, …, … ve … hakkında kurulan şikâyet hakkının düşürülmesine yönelik hükümlerin incelenmesinde;
7201 sayılı Tebligat Kanun’un bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. “Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16. maddesine göre “Tebligat, öncelikle tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır”. 7201 sayılı Kanun’un 10. maddesinin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır” şeklindeki düzenlemeler nazara alındığında, şikâyetçinin bilinen en son adresine Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine göre çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade gelmesinden sonra Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre tebligat yapılması gerekirken, dava dosyası kapsamında şikâyetçinin mernis adresine doğrudan gönderilen duruşma davetiyesi tebligatının usulsüz olduğu dikkate alınmadan yokluğunda yargılama yapılması,
Kanuna aykırı ve şikâyetçinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, zamanaşımını kesen en son işlem olan sanıkların savunmasının alındığı tarihlerden inceleme tarihine kadar 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş bulunduğunun anlaşılması nedeniyle de CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle tebliğnameye aykırı olarak, KAMU DAVASININ DÜŞMESİNE,
II-Sanıklar … ve … hakkında kurulan şikâyet hakkının düşürülmesine yönelik hükümlerin incelenmesinde;
7201 sayılı Tebligat Kanun’un bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. “Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16. maddesine göre “Tebligat, öncelikle tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır”. 7201 sayılı Kanun’un 10. maddesinin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır” şeklindeki düzenlemeler nazara alındığında, şikâyetçinin bilinen en son adresine Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine göre çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade gelmesinden sonra Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre tebligat yapılması gerekirken, dava dosyası kapsamında şikâyetçinin mernis adresine doğrudan gönderilen duruşma davetiyesi tebligatının usulsüz olduğu dikkate alınmadan yokluğunda yargılama yapılması,
Kanuna aykırı ve şikâyetçinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak, HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 18/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.