Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2017/3187 E. 2017/7068 K. 20.09.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/3187
KARAR NO : 2017/7068
KARAR TARİHİ : 20.09.2017

MAHKEMESİ :İcra Ceza Mahkemesi
SUÇ : 2004 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Beraat

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçundan sanık …’ın beraatine karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının onama istemli tebliğnamesiyle dosya gönderilmekle 16. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda 26.01.2012 tarih, 2011/7798 Esas ve 2012/311 Karar sayılı mahkeme hükmünün bozulmasına dair karara karşı mahkemesince direnilmesi üzerine dosyanın gönderildiği Yargıtay Ceza Genel Kurulunca 01/12/2015 tarih, 2013/16.HD.-350 Esas ve 2015/427 sayılı kararı ile mahkeme hükmünün yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 16. Hukuk Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine karar verildiği, Yargıtay 16. Hukuk Dairesi tarafından da dosya icra suçlarına bakmakla görevli Dairemize gönderilmekle;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede,
Şikayetçi vekili 06/12/2010 havale tarihli şikayet dilekçesinde özetle; İstanbul 9. İcra Müdürlüğünün 2010/15378 esas sayılı takip dosyası ile borçlu … aleyhine 25.375,00 TL miktarlı ilamsız icra takibi sırasında borçlunun 11/06/2010 tarihli mal beyanı ve borca kısmi itiraz dilekçesinde üzerine kayıtlı herhangi bir mal varlığı bulunmadığını, Ata Group A.Ş.’de Genel Müdür olarak görev yaptığını ve aylık 3.000,00 TL maaş aldığını beyan ettiğini, ancak yapılan araştırma neticesinde borçlunun “Bucaklı Köyü, Köyiçi mevkii, 3952 parsel” sayılı taşınmazın maliki olduğu, …Turizm ve Otelcilik İşletmeleri A.Ş.ve … Grup İnşaat Reklam Tekstil Gıda Madencilik A.Ş.’de hissesi bulunduğunun öğrenildiğini, borçlunun gerçeğe aykırı beyanda bulunarak İİK’nın 338. maddesinde düzenlenen suçu işlediğini ileri sürerek cezalandırılmasını talep etmiş, mahkemesince yapılan yargılama sonunda; borçlunun 11/06/2010 tarihli mal bildiriminde borcu ne şekilde ödeyeceğini belirtmesi nedeniyle beyanın İİK’nın 74. maddesinde düzenlenen şartları taşımadığından mal beyanının geçersiz olup, isnat edilen suçun da bu nedenle oluşmadığı gerekçesiyle sanığın beraatine dair 06/12/2010 tarih ve 2010/413-932 sayılı kararın şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının onama istemli tebliğnamesiyle dosya gönderilmesi nedeniyle Yargıtay 16. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda özetle; ……Borçlu sanığın 11/06/2010 tarihli mal beyanı dilekçesinde aylık 3.000,00 TL gelirinin bulunduğunu belirttikten sonra “….borcumu 30/08/2010 tarihine kadar dosya hesabına yatıracağımı….” ifadesi ile borcu ne şekilde ödeyeceğini belirttiğinin kabulünün gerekmesine rağmen, mahkemece borcu ne şekilde ödeyeceğini belirtmemesi nedeniyle mal bildiriminin İİK’nın 74. maddesindeki şartları içermediği gerekçesiyle geçersiz olarak kabulü ile sanığın beraatine karar verilmesi isabetsizliği ile 26/01/2012 tarih, 2011/7798 Esas ve 2012/311 sayılı kararla bozulmasına karar verilmiş, mahkemesince bozma kararına ilişkin tarafların beyanını aldıktan sonra Dairemizin bozma kararına direnilmesine karar verilmesi nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle gönderildiği Yargıtay Ceza Genel Kurulunca mahkeme hükmünün yeni hüküm niteliğinde olduğu gerekçesiyle temyiz incelemesi yapılmak için dosya Yargıtay 16. Hukuk Dairesi’ne buradan da icra suçlarını incelemekle görevli Dairemize gönderilmiştir.
Mahkemesince verilen ilk hükümdeki; borçlu sanığın mal bildiriminde borcu ne şekilde ödeyeceğini belirtmemesi nedeniyle beyanının İİK’nın 74. maddesinde düzenlenen şartları içermediğinden gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçunun unsurlarının oluşmadığı yönündeki gerekçe Dairemizce verilen bozma kararındaki “…borcumu 30/08/2010 tarihine kadar dosya hesabına yatıracağımı…” ifadesi ile borcu ne şekilde ödeyeceğini belirttiğinin kabulü gerektiği…” gerekçesiyle karşılanmış iken, direnme kararında bu kez özetle; “…borçlunun ödeme şekli olarak, mal beyanını sunduktan sonra iki ay gibi süreden sonra peşin olarak borcunu ödeyeceğini beyan etmesi ve şirketteki hissesinden bahsetmemesi esas alındığında, borcu peşin ödemeyi kabul eden borçlunun, hissesinden bahsetme zorunluluğu yoktur… borçlunun adına kayıtlı taşınmazın olmadığını beyan etmesi de hukuki sonucu değiştirmeyecektir; sonuç olarak, takip dosyasında kolay bir araştırma ile borçlu adına kayıtlı bir taşınmaz olup olmadığı tespitinin mümkün olup, bu durum yalan beyan olarak nitelendirilemez, ayrıca borçlu sanık mal beyanı dilekçesinde… 30/08/2010 tarihine kadar ödeme şeklinin peşin ödeme olarak belirtmesi ve alacaklının bu ödeme süresini beklemeden sanığın İİK’nın 338. maddesi ile cezalandırılmasını istediği gözetildiğinde, borçlunun tüm varlığını bildirmediği bahisle yalan beyanda bulunmaktan cezalandırılmasını şikayet etmesinin yerinde olmadığı…” gerekçesiyle bozma ilamına direnilmesine ve sanığın beraatine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık; mal bildiriminde bulunduğu tarihten iki ay kadar sonrası için borcu peşin olarak ödeyeceğini beyan eden borçlunun buna rağmen mal varlığını ve araştırma sonucu tespit edilmesi mümkün olan tapuda kayıtlı taşınmazını ve şirket hisselerini mal beyanı dilekçesinde bildirmesinin gerekip gerekmediği üzerinde toplanmaktadır.
Mal bildirim dilekçesi ile mal varlığı beyan edilmekte, alacaklıya alacağına ne şekilde kavuşabileceği bilgisini ve güvencesi verilmekte, böylece alacaklı ister borçlunun mal varlığında bulunan bir menkulünü veya taşınmazını satış yoluyla ya da borçlunun maaşından haciz yoluyla kesinti yaptırarak alacağını elde etme imkanlarından birini seçebilmektedir.
Borçlu sanığın 11/06/2010 tarihli mal beyanı dilekçesinin usulüne uygun olduğu mahkemenin de kabulündedir. Söz konusu mal bildirimi dilekçesinde borçlu çalıştığı şirketteki maaşını ve borcunu 30/08/2010 tarihinde dosya hesabına yatıracağını beyan etmekle yetinmiş, şirketteki hisselerini ve adına kayıtlı olan taşınmazını bildirmemiştir. Borçlu mal beyanı dilekçesinde tüm mal varlığını bildirmek zorunda olmayıp, borcu karşılayacak miktardaki mal varlığını bildirmesi yeterlidir. 25.375,00 TL bedelli borcu nedeniyle icra takibine maruz kalan borçlunun 3.000,00 TL aylık maaşını ve borcun tamamını bildirim tarihinden iki ay sonraki bir tarihte ödeyeceği beyanını içeren şikayete konu mal bildirim dilekçesindeki mal varlığının borcun tamamını karşıladığı söylenemez. Hal böyle olunca borçlunun borcun tamamını karşılayacak mal varlığını bildirmek zorunda olduğu tartışmasızdır.
Borçlunun yukarıda sözü edilen mal bildirimi dilekçesinde Bucaklı Köyü, Köyiçi mevkii 3952 parsel sayılı taşınmazını ve şirketlerde bulunan hisselerini bildirmediği tüm dosya kapsamı ile anlaşılması nedeniyle atılı suçun oluştuğu anlaşıldığından sanığın mahkumiyeti yerine yazılı gerekçe ile beraatine karar verilmesi,
Kanuna aykırı ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 20.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.