Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2017/1933 E. 2018/12719 K. 03.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/1933
KARAR NO : 2018/12719
KARAR TARİHİ : 03.12.2018

MAHKEMESİ :İcra Ceza Mahkemesi
SUÇ : 2004 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜMLER : Beraat

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Sanıklar hakkında İİK’nun 331 ve 345/a maddelerine aykırılık suçlarından da cezalandırılmaları için de şikayette bulunduğu halde, bu suçlardan hüküm kurulmamışsa da mahallinde her zaman hüküm kurulması mümkün görülmüştür.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1- Sanık … hakkında kurulan hükme yönelik incelemede,
Sanığın borçlu şirketin yetkili temsilcisi olmaması nedeniyle beraatine karar verilmesi gerekirken, esasa yönelik eksik kovuşturma ile beraatine karar verilmesi hüküm sonuç itibarıyla doğru olduğundan bozma sebebi yapılmamıştır.
Eyleme ve yükletilen suça yönelik şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA,
2- Sanık … hakkında kurulan hükme yönelik incelemede,
Ticareti terk eden tacir açısından; muhatapların haklarını korumaya yönelik olarak İİK’nun 44. maddesi ile, ticareti terk eden bir tacire; 15 gün içerisinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu Ticaret Sicilin Memurluğuna bildirme ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunma, Ticaret Sicili Memurluğunca ticaret sicili ilanlarının yayınlandığı gazete’de ve alacaklıların bulunduğu yerlerde de mutat ve münasip vasıtalarla ilan etme ve ilan masraflarını da ödeme yükümlülükleri yüklenmiş, bu yükümlülüklere aykırı davranmanın yaptırımı ise İİK’nun 337/a maddesinde düzenlenmiş olup, takibi şikayete bağlı olan seçimlik hareketli bu suçun;
1- İİK’nun 44. maddesine göre mal beyanında bulunulmaması,
2- Mal beyanında mevcudun eksik gösterilmiş olması,
3- Aktifte yer alan malın veya yerine kaim olan değerin haciz veya iflas sırasında gösterilmemesi,
4- Mal beyanından sonra, beyan edilen bu mallar üzerinde tasarruf edilmesi” şeklinde sıralanan seçimlik hareketlerden herhangi birisinin işlenmesiyle, diğer koşulların da (alacaklının zarar görmesi ve borçlunun tacir olması gibi…) gerçekleşmesi halinde oluşacağı konusunda gerek uygulamada gerek öğretide herhangi bir duraksamanın mevcut olmaması ve somut uyuşmazlıkta bu eylemden dolayı şikayetçinin zarar gördüğünün dosya içeriğinden anlaşılması karşısında; borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresinin aynı zamanda sanığın MERNİS adresi olduğu ve 17/11/2014 tarihli yoklama fişinde adreste başka firmanın olduğunun belirlenmesi üzerine borçlu şirket mükellefiyetinin 31/10/2014 tarihi itibarıyla resen terk ettirildiği anlaşıldığından öncelikle borçlu ticaret şirketinin kayıtlı olduğu Vergi Dairesi Müdürlüğünden 2013 ve 2014 yıllarına ait tüm vergi beyanname örnekleri getirtilerek incelenip, borçlu şirketin şikayet tarihi itibarıyla ticareti terk edip etmediği tespit edilerek delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesi suretiyle sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 03/12/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.