Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2017/1424 E. 2018/12020 K. 19.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/1424
KARAR NO : 2018/12020
KARAR TARİHİ : 19.11.2018

MAHKEMESİ :İcra Ceza Mahkemesi
SUÇ : 2004 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜMLER : Beraat, Mahkumiyet

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1- Sanıklar … ve … hakkında kurulan hükümlere yönelik incelemede,
Şikayet dilekçesinin dava açan belge olması ve İİK’nın 351. maddesi uyarınca şikayetçinin şikayet dilekçesi ile bağlı olması karşısında şikayet dilekçesinde isimleri belirtilmeyen sanıklar … ve …’ün şikayetçi tarafından dosyaya sunulan başka bir dilekçe ile sanık sıfatını alamayacakları gözetilmeden, usulünce açılmış bir dava olmadığı halde sanıklar hakkında yargılama yapılarak hüküm kurulması,
2- Sanık … hakkında kurulan hükme yönelik incelemede,
Ticareti terk eden tacir açısından; muhatapların haklarını korumaya yönelik olarak İİK’nın 44. maddesi ile, ticareti terk eden bir tacire; 15 gün içerisinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret sicilin memurluğuna bildirme ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunma, ticaret sicili memurluğunca ticaret sicili ilanlarının yayınlandığı gazete’de ve alacaklıların bulunduğu yerlerde de mutat ve münasip vasıtalarla ilan etme ve ilan masraflarını da ödeme yükümlülükleri yüklenmiş, bu yükümlülüklere aykırı davranmanın yaptırımı ise İİK’nın 337/a maddesinde düzenlenmiş olup, takibi şikayete bağlı olan seçimlik hareketli bu suçun;
1- İİK’nın 44. maddesine göre mal beyanında bulunulmaması,
2- Mal beyanında mevcudun eksik gösterilmiş olması,
3- Aktifte yer alan malın veya yerine kaim olan değerin haciz veya iflas sırasında gösterilmemesi,
4- Mal beyanından sonra, beyan edilen bu mallar üzerinde tasarruf edilmesi” şeklinde sıralanan seçimlik hareketlerden herhangi birisinin işlenmesiyle, diğer koşulların da (alacaklının zarar görmesi ve borçlunun tacir olması gibi…) gerçekleşmesi halinde oluşacağı konusunda gerek uygulamada gerek öğretide herhangi bir duraksamanın mevcut olmaması ve somut uyuşmazlıkta bu eylemden dolayı şikayetçinin zarar gördüğünün dosya içeriğinden anlaşılması karşısında; öncelikle borçlu ticaret şirketinin kayıtlı olduğu Vergi Dairesi Müdürlüğünden mükellefiyetinin devam edip etmediği sorulup, 2014 ve 2015 yıllarına ait tüm vergi beyanname örnekleri getirtilerek incelenip, mükellefiyetinin devam ettiğinin ve adresin farklı olduğunun bildirilmesi halinde bu adreste zabıta araştırması yaptırılıp delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesi suretiyle borçlu şirketin ticareti terk edip etmediği ve şikayetin süresinde olup olmadığı tespit edilerek sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de,
1- TCK’nın 52/4. maddesi gereğince taksitlerden birisinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edilebileceğinin ve ödenmeyen adli para cezasının hapis cezasına çevrilebileceğinin ihtarı ile yetinilmesi gerekirken adli para cezasının ödenmemesi halinde 28/06/2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 81. maddesi ile değişik 5275 sayılı Kanun’un 106/3. maddesi uyarınca infaz işlemini yapacak olan Cumhuriyet Başsavcılığınca hapis cezasına çevrilebileceği gözetilmeden bir taraftan taksitlerden birisinin süresinde ödenmediği takdirde kalan kısmının tamamının tahsiline karar verilirken diğer taraftan ödenmeyen adli para cezasının hapis cezasına çevrilmesi suretiyle ayrıca infaz yetkisinin de kısıtlanması,
2- 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaresinin çıkarılması nedeniyle özel bir etkin pişmanlık hükmü olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 354. maddesinin aynı Kanun’un 337/a maddesinde düzenlenen suç yönünden uzlaştırma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemesi, suçun işlenmesinden sonra fail ile mağdur arasındaki çekişmeyi bir uzlaştırmacının girişimiyle kısa zamanda tarafların özgür iradeleriyle ve adli merciler daha fazla meşgul edilmeden sonuçlandırmayı amaçlayan uzlaştırmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunlu bir maddi ceza ve ceza muhakemesi hukuku kurumu olması ve İcra ve İflas Kanunu’nun 354. maddesinin yerine geçip anılan maddenin uygulanmasını ortadan kaldırmaması karşısında, sanık hakkında 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik CMK’nın 253, 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve şikayetçi vekili ile sanık … müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 19/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.