YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/3310
KARAR NO : 2016/17262
KARAR TARİHİ : 04.05.2016
213 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık … hakkında yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine dair,… Asliye Ceza Mahkemesince verilen 25.07.2011 gün ve 2009/1227 Esas, 2011/473 karar sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 20/01/2016 gün ve 2015/14731 Esas, 2016/608 sayılı kararıyla;
“Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Yükletilen suçun sanık tarafından işlendiğinin kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanun’da öngörülen suç tipine uyduğu,
Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.
Ancak,
Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, bu aykırılık yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi delaletiyle 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca temyiz edilen kararın açıklanan noktasının; hükümden TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılıp, yerine “24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 E. 2015/85 K. sayılı iptal kararı da gözetilerek kasıtlı suçtan kısa süreli olmayan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına” ibaresi yazılmak suretiyle başkaca yönleri kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA ” karar verilmiştir.
I-İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 07/04/2016 gün ve KD-19-2016/80070 sayılı yazısı ile; ”Sanık hakkında eksik inceleme ile hüküm kurulup kurulmadığı hususu itirazımızın özünü oluşturmaktadır.
İncelenen dosya içeriğinden;
…Cumhuriyet Başsavcılığının 18/11/2009 tarih ve 2009/57583 Esas sayılı iddianamesi ile; ” Şüphelinin, kumaş toptan satışı işi ile ilgili olarak …Vergi Dairesi’nin 374 004 7664 kimlik numaralı vergi mükellefi olduğu ve şüphelinin, herhangi bir mal ve hizmet satın almadığı halde; hakkında düzenlenen 16.04.2009 tarih ve VDENR-2009-249/17 sayılı vergi tekniği raporu ile gerçek bir ticari faaliyetinin bulunmadığı, kesilen faturalarının bir mal teslimi ve hizmet ifası olmaksızın sahte olarak düzenlenmiş faturalar olduğu tespit edilen Ostim Vergi Dairesinin 1780677267 vergi numaralı mükellefi, … Ak. İnş. Otom.Nak. Teks. San. Ticaret Ltd, Şirketi’ne ait faturalardan düzenlenen, 03.10.2008/132338 tarih ve sayılı faturadan başlayarak 19.11.2008/13265 tarih ve sayılı faturada son bulan 15 adet faturayı alarak yasal defterlerine kaydettiği ve faturalarda gösterilen katma değer vergilerini deftere kayıt ettiği dönemlerde indirim konusu yaptığı ve böylelikle şüphelinin atılı suçu işlediği İddia, …Vergi Dairesi Başkanlığının, 07.09.2009 tarih ve 13340-8233 sayılı mütalaa ve suç duyurulu yazıları, 27.07.2009 Tarih ve VDENR-2009- 65/89 sayılı Vergi Suçu raporu, 27.07.2009 tarih VDENR-2009-65/88 sayılı vergi inceleme raporu, dosya içersinde bulunan kapalı ve mühürlü zarf içersindeki suça konu 15 adet fatura aslı ve tekmil dosya kapsamından anlaşıldığından, sanığın eylemine uyan 213 sayılı VUK’ nun 359/b-1, TCK’nun 43/1 ve 53/1-2 maddeleri gereğince” cezalandırılması istemi ile kamu davası açıldığı,
…14. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/07/2011 gün ve 2009/1227 Esas, 2011/473 Karar sayılı kararı ile “…Sanık … ‘un … VD’nin mükellefi olduğu iştigal konusunun konfeksiyon mamulleri imalat ve satış olduğu… VD’nin mükellefi… Ltd. Şti’nin 2007-2008-2009 yıllarının incelemesi sonucunda yapılan yoklamalar ile adreslerinde bulunmadığı hiç bir personel, işyeri araç, gereç ve ekipman ve organizasyonu bulunmadığından düzenlediği tüm belgelerin sahte belge olarak nitelendirilmesi gerektiğinin şirket hakkındaki vergi tekniği raporu ile belirlenmesi sonucu sanık …’un 2008 yılı ekim -kasım ayı kayıtlarının incelenmesiyle ekim ayında 6 adet, kasım ayında 9 adet olmak üzere toplam 94.493,52 TL tutarında … Ltd. Şti’ne ait 15 adet faturayı temin ederek kayıtlarında kullandığı ve dönem KDV indirime tabi tutulduğunun tespit edildiği sanık suça konu fatura kapsamı malları … Ltd. Şti yetkilisi olduğunu söyleyen … isimli şahıstan satın aldığını ve bedellerini nakit olarak ödediğini savunmuş ise de … isimli şahsa ulaşılamadığı nakit ödeme nedeniyle ödemelerin bir kısmının tevsik mecburiyeti kapsamında olduğu halde hiç bir ödemenin tevsik edici şekilde olmaması nedeniyle ödemelerin kurumsal belge ile kanıtlanmadığı ayrıca ödemelerin kaydedildiği tahsilat makbuzlarının peşpeşe günlere ait olduğu halde sıra numaralarının tarihlerine göre teselsül etmediği, vergi incelemesi ile suça konu faturalar kapsamı malların sanık mükellefin yaptığı iş kapsamında olduğu anlaşılmakla sanığın muhtemelen belgesiz satın aldığı malları belgelendirmek amacıyla suça konu faturaları sahte olarak temin ederek defter ve kayıtlarında kullandığı bu nedenlerle sanığın suça konu faturaları sahte olarak temin ederek vergi kayıtlarında kullanmak ve KDV indirimine tabi tutmak suretiyle vergi kaçakçılığı suçunu işlemiş olduğu faturaların ait olduğu dönem itibariyle sanığın eylemini 213 sayılı VUK’nun 359/b maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu hükmolunan ceza miktari itibariyle CMK’nun 231/5-6 maddesinin uygulama yerinin bulunmadığı anlaşıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…” gerekçesiyle sanık hakkında VUK’na Muhalefet suçundan mahkumiyet kararı verildiği ve bu kararın da Yüksek Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 20/01/2016 gün ve 2015/14731 Esas, 2016/608 Karar sayılı ilamı ile düzeltilerek onandığı anlaşılmış ise de;
Sanık savunmasında; “Ben teknolojik kumaş ve tekstil mamülleri imalat ve satış işi yapıyorum. İddianamede belirtilen suça konu faturaları ait olduğu Ankarada bulunan … Ltd. Şti. yetkilisi … isimli şahıs …deki işyerimize gelerek bize suça konufaturaların kapsamı olan ürünlerin numunelerini gösterdi. Kendisi ile anlaşarak fatura kapsamında olan bu malları peyderpey …’tan satın aldık. … malları bizzat İzmir’e getirip bize teslim ediyor. Biz de kendisine makbuz karşılığında bedellerini nakden ödüyorduk. Ben bizzat Ankara’ya giderek şirket merkezini görmedim ve böyle bir irtibatım olmadı. Tüm irtibatım … isimli şirket temsilcisi ile oluyordu. Ben suça konu faturaları gerçek mal ve hizmet alımına dayanmaksızın içerik itibariyle sahte olarak temin etmedim. Bizzat … Ltd Şti yetkilisi olan …’tan fatura kapsamlı malları satın alarak faturalarımı aldım ve vergi kayıtlarımda kullandım. Atılı suçu işlemedim. … isimli şahsın açık kimlik ve adresini bilmiyorum. Kendisine 0533 343 81 38 nolu telefondan ulaşıyordum ancak şu anda bu telefondan da ulaşamıyorum” şeklinde beyanda bulunması dikkate alındığında;
Olayın tek ve en önemli tanığı olan …’un mutlaka dinlenilmesi gerektiği, sanık müdafii Av. …’nin itiraz dilekçesinde, tanık …’un dava süresinde askerde olduğunu ve kendisine ulaştıklarını belirtmesi karşısında, …’un olaya ilişkin bilgi ve görgüsünün tesbitinden sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği,
Dosyada hükme esas alınan bilirkişi raporlarında ve mahkemenin gerekçesinde; sanığın muhtemelen belgesiz satın aldığı malları belgelendirmek amacıyla suça konu faturaları sahte olarak temin etmesi ihtimaline dayalı olarak hüküm kurulduğu, hukukun en temel ilkelerinden olan şüpheden sanık yararlanır ilkesinin bu şekilde gözardı edildiği,
Dosyanın yine kül halinde bilirkişiye gönderilerek, bu kumaşlardan hangi mamüllerin ne miktarda elde edilebileceği, sanığın satış yaptığı firmaların defterlerinin incelenerek, mal ve hizmet satımlarının gerçek olup olmadığı hususunda rapor aldırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme nedeniyle yerel mahkeme hükmünün bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Sonuç ve istem:Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1- İtirazımızın kabulü ile,
2- Yüksek Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 20/01/2016 gün ve 2015/14731 Esas, 2016/608 Karar sayılı sanık hakkındaki VUK’na muhalefet suçundan “DÜZELTİLEREK ONAMA” kararının kaldırılması,
3- …14. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/07/2011 gün ve 2009/1227 Esas, 2011/473 Karar sayılı sanık hakkındaki mahkumiyet hükmünün, “BOZULMASINA” karar verilmesi,
4- İtirazımızın Yüksek Dairece yerinde görülmemesi halinde dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi,
İtirazen arz ve talep olunur.” isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
II- KARAR
1) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 07/04/2016 tarih ve 19-2016/80070 sayılı itiraz istemi yerinde görülmüş olduğundan 6352 sayılı Kanun ile değişik CMK’nın 308/3. maddesi gözetilerek itirazın kabulüne,
2) Dairemizin 20/01/2016 tarih ve 2015/14731 esas 2016/608 karar sayılı düzeltilerek onama kararının kaldırılarak yeniden yapılan incelemede;
Sanığın 2008 takvim yılında kullandığı ve sahte olduğu iddia edilen faturaları düzenleyen mükellef ”……LTD. ŞTİ.” yetkilisi hakkında 2008 takvim yılında sahte fatura düzenlemek suçundan dava açılıp açılmadığı, açılmışsa akibeti araştırılarak mümkün olması halinde birleştirilmesi aksi halde özetinin duruşma tutanağına geçirilip, bu davayı ilgilendiren ve sahteliği belirleyen delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal
ettirilmesinden, sanığın mal aldığını beyan ettiği …’un ”……LTD. ŞTİ.” nin yetkilisi yada ortağı olup olmadığı araştırılarak şirketle hukuki bağının bulunduğunun belirlenmesi halinde olayla ilgili tanık beyanının alınmasından ve fatura düzenleyenler hakkında dava bulunmadığının belirlenmesi halinde sanığın kullandığı faturaları düzenleyen mükellef ve sanığa ait ticari defterler, banka ve kasa kayıtları incelenerek suça konu faturaların gerçek bir mal alım satımına dayanıp dayanmadığı hususunda bilirkişi raporu alındıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayini gerektiği gözetilmeden eksik kovuşturma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre de; kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine,sanığın mağduriyetine yol açılmaması için İNFAZIN DURDURULMASINA 04.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.