Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2016/3131 E. 2018/12177 K. 21.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/3131
KARAR NO : 2018/12177
KARAR TARİHİ : 21.11.2018

MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇ : 2918 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
5237 sayılı TCK’nun 61/1. maddesi gereğince suçun işleniş biçimi nazara alınarak temel cezanın belirlenmesi gerekirken uygulama maddesinin TCK’ nun 53/1-2. şeklinde gösterilmesi maddi hata olarak kabul edilmiştir.
Adli emanette bulunan suç eşyaları hakkında mahallinde her zaman karar verilmesi mümkün görülmüştür.
Sanığın savunmasının alınmasına yönelik çıkartılan yakalama sonucu 1 gün süreyle gözaltında kaldığı anlaşılmakla, gözaltında geçirdiği sürenin 5237 sayılı TCK’nun 63. maddesi uyarınca cezasından mahsubuna karar verilmemiş ise de, bu husus infaz aşamasında dikkate alınabileceğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
5237 sayılı TCK’nun “Cezanın Belirlenmesi” başlıklı 61/1. maddesinde; “Hakim somut olayda;
a) Suçun işleniş biçimini,
b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları,
c) Suçun işlendiği zaman ve yeri,
d) Suçun konusunun önem ve değerini,
e) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını,
f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını,
g) Failin güttüğü amaç ve saiki,
Göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler.” şeklindeki düzenleme ve 2918 sayılı Kanun’un 79/2. maddesi uyarınca somut olayda sanığın boynunda “görevli” yazılı kart bulunduğu halde fişleri kullanarak araç sahiplerine yetkili otopark görevlisi izlenimi verip park ücreti aldığı dikkate alınarak, suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kastına dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saik dikkate alınarak alt hadden uzaklaşılmak suretiyle temel ceza belirlenmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Yükletilen suçun sanık tarafından işlendiğinin kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanun’da öngörülen suç tipine uyduğu,
Cezanın kanuni bağlamda uygulandığı,
Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.
Ancak,
Sanık hakkında verilen adli para cezaları hakkında taksit uygulanırken 5237 sayılı TCK’nın 52/4. maddesinin gösterilmemesi ve doğrudan verilen adli para cezasının günlüğü 20 TL’den hesaplanırken uygulama maddesinin 5237 sayılı TCK’nun 52/2. maddesi yerine aynı Kanun’un 50/1-a. maddesinin gösterilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nun 232/6. maddesine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, bu aykırılık yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca, hükmün 4. fıkrasındaki “TCK 50/1-a” ibaresi çıkartılarak yerine “TCK 52/2” ibaresi yazılmak suretiyle, hükmün 5. fıkrasından önce gelmek üzere “5237 sayılı TCK’nun 52/4. maddesi gereğince” ibaresi yazılmak suretiyle, başkaca yönleri kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye kısmen uygun olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 21/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.