Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2016/3001 E. 2018/11270 K. 01.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/3001
KARAR NO : 2018/11270
KARAR TARİHİ : 01.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Marka Hakkına Tecavüz
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Türk Patent ve Marka Kurumundan suça konu markaya ait tescil belgeleri getirtilmeden eksik kovuşturma ile karar verilmesi,
Kabule göre de;
1- Uzlaşma teklifinde bulunulduğu tarihte uzlaşma hükümlerinin uygulanmasına yasal olanak bulunmadığı halde sanık, kollukta yapılan uzlaşma teklifini kabul etmediğini belirtmişse de, bir hakkın doğmadan önce kullanılması söz konusu olamayacağından, uzlaşma teklifinin hukuken geçerli olmadığı anlaşılmakla, 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaresinin çıkarılması nedeniyle özel bir etkin pişmanlık hükmü olan (suç ve karar tarihinde yürürlükte bulunan) 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/7. maddesinin aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/A maddesinde düzenlenen satışa arz etme veya satma suçu yönünden de uzlaştırma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemesi, uzlaştırmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunlu bir maddi ceza hukuku ve ceza muhakemesi hukuku kurumu olması karşısında, sanık hakkında 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik CMK’nın 253. ve 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğu,
2- Sanığa ait iş yerinde aynı gün yapılan aramada farklı 10 firma adına tescilli markaların taklidi olan ürünlerin ele geçirilmesi karşısında, tayin olunan cezanın TCK’nun 43/2. maddesi gereğince artırılmaması suretiyle eksik ceza tayini,
3- Sanığın adli sicil kaydında yer alan ilamların 4616 sayılı Kanun gereğince sanık hakkındaki kamu davasının kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine ilişkin olduğu dikkate alınarak, adli sicil kaydındaki mahkumiyetlerinin CMK’nun 231/6-a maddesi kapsamında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine engel teşkil etmediği halde kanuni ve yeterli gerekçe gösterilmeden “hükümlülüğünün bulunduğu” şeklindeki gerekçe ile CMK’nun 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
4- Sanık hakkında hükmedilen adli para cezasının bir gün karşılığının belirlenmesi sırasında uygulama maddesinin TCK’nun 52/2 maddesi yerine, TCK 50. ve 52. maddeleri olarak gösterilmesi suretiyle CMK’nun 232/6. maddesine aykırı davranılması,
5- Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin 15.08.2013 yerine 14.08.2013 olarak yazılması,
Bozmayı gerektirmiş ve sanığın, temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMUK’nun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı itibariyle sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 01.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.