Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2015/7273 E. 2015/8189 K. 08.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/7273
KARAR NO : 2015/8189
KARAR TARİHİ : 08.12.2015

MAHKEMESİ : Keskin Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 6831 Sayılı Kanuna Aykırılık
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
İddianamede 6831 sayılı Kanun’a aykırılık eylemiyle ilgili anlatım bulunmamasına göre; sanık hakkında 6831 sayılı Kanun’a aykırılık eyleminden suç duyurusunda bulunularak, dava açılması halinde davaların birleştirilerek, sanığın hukuki durumunun tayini gerekirken sanığa sadece ek savunma verilerek yazılı şekilde 6831 sayılı Kanun’a aykırılık eyleminden mahkumiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanığın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 08.12.2015 tarihinde üye … değişik gerekçesi ve oybirliğiyle karar verildi.
Değişik Gerekçe
Sanık hakkında 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 76/d bendi yollamasıyla aynı Kanun’un 110/2. maddesinde düzenlenen “ormanda anız ve benzeri bitki örtüsü yakmak” suçundan dava açılmadığı yönünde uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sanık hakkında iddianamede “kendi tarlasını temizlemek maksadıyla yaktığı ateşin büyüyerek bitişiğindeki müştekilere ait tarlaya da sıçradığı ve bahçelerinin yandığı” anlatımıyla, yangın çıkarark genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması” suçundan TCK’nın 170-1-a maddesi uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
Mahkemece, sanığın eylemine 6831 sayılı Kanun’un 110/2-4. maddesinin uygulanması ihtimali karşısında ek savunma hakkı tanındıktan sonra, sabit görülen eyleminin her iki suçu oluşturduğu ancak TCK’nın 44. maddesi uyarınca cezası daha ağır olan 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 76/d bendi yollamasıyla 110/2. maddesi gereğince mahkumiyetine karar verilmiştir.
Daire çoğunluğu ise, sanık hakkında iddianamede 6831 sayılı Kanuna muhalefet suçundan bir anlatım bulunmaması göre, bu suçtan suç duyurusunda bulunularak, dava açılması halinde birleştirilmesinden sonra hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, sadece ek savunma verilerek mahkumiyetine karar verilmesinin kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.
Mümkün olduğunca duruşmaların bir oturumda bitirilmesi amaçlanan 5271 sayılı CMK sisteminde ek iddianameye ve sözlü dava uygulamasına ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Ayrıca mahkemelerin veya temyiz merciin dava konusu edilmeyen bir suçla ilgili olarak suç duyurusunda bulunulmasını istemesi ve/veya bu konuda ek iddianame düzenlenmesi talebinde bulunması, bir çok yönden adil yargılanma ilkesi bakımından sakınca doğurabilir. Hakimlerin tarafsızlığını sağlamaya yönelik hükümler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Kararları ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 27.6.2006 tarih ve sayılı kararı ile benimsenen Birleşmiş Milletler Bangolar Yargı Etiği İlkeleri nazara alındığında, bu hususlar hakimlerin tarafsızlığı ilkesine uygun bir davranış değildir. Suç duyurusu, özellikle de ek iddianame talebi ile mahkeme veya Hâkim, dava açılmayan bir konuda iddianame düzenlenmesini istemekle bir bakıma o suçla ilgili görüşünü açıklamış olmaktadır.
CMK’nın 225. maddesine göre mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı olmasa da, hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. Bu itibarla, iddianame konusu suç unsurları itibariyle oluşmamışsa beraat kararı verilmelidir. Uygulamada zaman zaman Yargıtay da dava konusu edilmeyen fiillere ilişkin olarak, suç duyurusunda bulunularak, dava açılması halinde birleştirilmesinden sonra hukuki durumun değerlendirilmesi gerektiğine yönelik kararlar vermekte ise de bunun mesleki etik ilkelere, hakimlerin tarafsızlığı ve adil yargılanma hakkı ilkelerine uygun olmadığı düşüncesindeyiz. Nitekim Yargıtay … Ceza Dairesinin … tarih ve … Esas, … sayılı Kararı da bu yöndedir.
Bu itibarla, daire çoğunluğunca da sanık hakkında 6831 sayılı Orman Kanunu’na muhalefet suçundan dava açılmadığı, davanın TCK’nın 170-1-a maddesi kapsamındaki “genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması” suçundan açıldığı kabul edildiğine ve açılmayan davadan ek savunma verilerek hüküm kurulamayacağı da gözetildiğinde, “genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması” suçundan karar verilmesi gerektiği belirtilerek, 6831 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan verilen hükmün bozulması gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılmıyorum.