Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2015/50 E. 2015/171 K. 09.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/50
KARAR NO : 2015/171
KARAR TARİHİ : 09.04.2015

5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 36/2. maddesine aykırı davranmak eyleminden dolayı kabahatli K.. V..T.. Tic. Anonim Şirketi hakkında Kuşadası İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün 07/07/2011 tarihli 2011/451 sayılı idarî yaptırım karar tutanağı ile uygulanan 7.820,00 Türk lirası idari para cezasına yönelik itirazın reddine dair, Kuşadası 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 20/01/2012 tarihli ve 2011/617 değişik iş sayılı kararına yapılan itirazın reddine ilişkin Kuşadası 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/05/2012 tarihli ve 2012/148 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı’nın 30.10.2014 gün ve 64477 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10.11.2014 gün ve KYB. 2014-364625 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Tüm dosya kapsamına göre idari yaptırım kararına dayanak olan tutanağın teknik araçlar vasıtasıyla ses şiddeti ölçülmeksizin gözleme dayalı olarak tanzim edildiği, 04/06/2010 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliğinde belirtilen sınırların aşılıp aşılmadığının dolayısı ile söz konusu kabahatin unsurlarının oluşup oluşmadığının bu haliyle tespitinin mümkün olmadığı gözetilmeksizin itirazın kabulü yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
Somut olayda ihbar üzerine, içinde birden fazla lokantanın ve barın bulunduğu eğlence mekanı olan işyerine giden Kuşadası Emniyet Müdürlüğü yetkililerinin, yarı açık alan niteliğindeki bu işyerinde yüksek sesle müzik yayını yapıldığından dolayı 5326 sayılı Kanunun 36. maddesinin ihlal edildiğinden bahisle 7820 TL idari para cezası uyguladıkları;
Mevzuatımızda “gürültü yapma veya gürültüye neden olma” fiillerinin hem 5326 sayılı Kabahatler Kanunu kapsamında hem de 2872 sayılı Çevre Kanunu ve bağlantılı “Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği” çerçevesinde kabahat sayıldığı ve idari yaptırıma tabi tutulduğu;
5326 sayılı Kabahatler Kanununun “Gürültü” başlıklı 36. maddesinde ve 2872 sayılı Çevre Kanununun yine “Gürültü” başlıklı 14. maddesinde ve 20/ h maddesinde idari yaptırım olarak idari para cezasının düzenlendiği ( 2872 sayılı Çevre Kanunu madde 20/h :“ Bu Kanunun 14 üncü maddesine göre çıkarılan yönetmelikle belirlenen önlemleri almayan veya standartlara aykırı şekilde gürültü ve titreşime neden olanlara, konutlar için 400 Türk Lirası, ulaşım araçları için 1.200 Türk Lirası, işyerleri ve atölyeler için 4.000 Türk Lirası, fabrika, şantiye ve eğlence gürültüsü için 12.000 Türk Lirası idarî para cezası verilir) ; ayrıca Çevre Kanununun 14. maddesine dayanılarak 09.06.2010 tarihli “Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği” çıkarıldığı, bu yönetmelikte Çevre Kanununun belirlediği çerçeve hükümlerin içeriğinin doldurulduğu;
2872 Sayılı Çevre Kanununun 26.04.2006 tarihinde 5491 sayılı Kanununun 14. maddesi ile değiştirilerek yürürlüğe giren ceza hükümlerinin, 31.03.2005 tarihinde yayımlanan ve 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanununa göre sonraki kanun ( lex posterior) olduğu;
Bu iki ayrı düzenlemenin amacı, özü ve ruhu birlikte ele alındığında; Çevre Kanunu ve bağlantılı mevzuatında yer alan gürültü ile ilgili düzenlemelerin Kabahatler Kanununa göre özel kanun (lex specialis) niteliği taşıdığı, şöyle ki Emniyet yetkililerinin daha ziyade ses düzeyi hakkında sınır değerin aşılıp aşılmadığının teknik araçlarla denetimi gerekmeyen komşuların neden olduğu gürültü gibi hususlarda 5326 sayılı Kanunun 36. maddesine göre idari yaptırım uygulayabileceği;
Öte yandan “çevresel gürültüye maruz kalma seviyelerinin insan sağlığı üzerinde zararlı etkilere sebep olabileceği gürültüye hassas olan eğlence yerleri hakkında “Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği”nin 24. maddesi gereğince gürültü seviyesi ve arka plan gürültü seviyelerinin ve sınır değerlerin aşılıp aşılmadığının , aşılmış ise hangi ölçüde aşıldığının ancak teknik araçlarla ses ölçümü yapılarak belirlenebileceğinden bu tür mekanlarda denetimlerin teknik donanımı haiz uzman ve yetkili kurumlar tarafından yapılması gerektiği;
Kabahatler Kanununa göre gürültü yapma eylemi için Emniyet yetkilileri idari para cezası düzenleme yetkisine sahip iken, Çevre Kanunu ve bağlantılı mevzuatından kaynaklanan gürültü yapma veya gürültüye neden olma eylemi için Emniyet yetkililerinin idari para cezası uygulama yetkilerinin olmadığı, zira 2872 Çevre Kanununun 12. maddesine göre bu yetkinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkililerine ait olduğu , ancak bu yetkinin çevre denetimi birimi kuran belediye başkanlıkları gibi sınırlı kurumlara devredilebileceği, yasanın bu maddesinde yetkinin devredilebileceği kurumlar arasında Emniyetin sayılmadığı, dolayısı ile yetkilerinin bulunmadığı ;
Öte yandan Çevre Kanununa göre verilebilecek idari yaptırımlara karşı tebliğden itibaren 30 gün içerisinde idari mahkemesinde dava açılabilecek iken, Kabahatler Kanununa göre verilen idari para cezalarına karşı tebliğ veya tefhimden itibaren 15 gün içerisinde Sulh Ceza Mahkemesine başvurulması gerektiği
Somut olayda gürültü eylemi nedeniyle verilecek idari para cezasında görevli merciin İdari Yargı merci olduğu ve buna ilişkin itirazın da öncelikle idari yargı olması gerektiği gözetilerek,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma talebi üzerine, Yargıtay tarafından yapılacak incelemenin kanun yararına bozma konusuyla sınırlı olduğuda dikkate alındığında;
Adli yargı merci olan Sulh Ceza Mahkemesinin itirazı inceleyip incelemeyeceği hususunda kanun yararına bozma isteminde bulunup bulunulmayacağının değerlendirilmesi için Adalet Bakanlığı’na gönderilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.04.2015 günü oybirliğiyle karar verildi.