Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2015/4875 E. 2015/2811 K. 15.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/4875
KARAR NO : 2015/2811
KARAR TARİHİ : 15.06.2015

Tebliğname No : 7 – 2012/112180
MAHKEMESİ : Gaziantep 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 06/12/2011
NUMARASI : 2011/166 E. 2011/595 K.
SUÇ : Marka Hakkına Tecavüz

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Aynı gün sanığın işyerinde yapılan aramada farklı firmalar adına tescilli markaların taklidi olan ürünlerin bulunması karşısında, sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 43. maddesinin ikinci fıkrası gereğince aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi sebebiyle zincirleme suç kapsamında kaldığı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
2- 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararı aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi” ve diğer objektif ve sübjektif koşulların varlığı halinde, CMK’nın 231/5. madde ve fıkrası gereğince, sanık hakkında aynı Kanunun 231/6-c maddesi de değerlendirilerek tespit edilen söz konusu zararın giderilmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği anlaşılmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 sayılı kararında; “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından biri olan zarardan kast edilen maddi zarar olup, bu zararın belirlenmesinde teknik bilgiye ihtiyaç duyulmayan hallerde hakim, kanaat verici basit bir araştırma yaparak zararı belirlemelidir.” denilmektedir.
Bu ilkeler çerçevesinde her olaya özgü ayrı değerlendirme yapılarak, maddi zararın kanaat verici basit bir araştırma ile tespit edilebilmesi gerekir. Dosya kapsamından katılanın marka hakkının ihlali suretiyle meydana gelen zararın basit bir araştırma ile tespit edilebilecek zarar niteliğinde olmadığı ve dosyaya yansıyan katılanın tespit edilmiş bir zararı bulunmadığı ve 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5833 sayılı Kanun ile değişik 61/A-son maddesi gereğince etkin pişmanlık hükümleri öngörüldüğünden, uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilmeden, mahkemece “aranılan zararın giderilmesi şartının da gerçekleşmediği” gerekçesiyle sanık hakkında CMK 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
3- İşyeri Arama-Elkoyma ve Yediemin Tutanağına göre suç tarihinin 01.02.2011 olması gerekirken, gerekçeli karar başlığında 31.01.2011 olarak belirtilmesi,
4- Bilirkişi raporunda arama sırasında Q.. L.. markasına ait ürün bulunmadığının belirtilmesi ve bu hususta katılma talebi bulunmamasına rağmen anılan şirketin katılan sıfatıyla duruşmalara kabulüne karar verilerek gerekçeli karar başlığında da katılan olarak gösterilmesi,
Kanuna aykırı ve sanığın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, 1412 sayılı CMUK’nun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı itibariyle sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 15.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.