Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2015/4615 E. 2015/2431 K. 08.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/4615
KARAR NO : 2015/2431
KARAR TARİHİ : 08.06.2015

Tebliğname No : 7 – 2012/53253
MAHKEMESİ : Manavgat 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 11/10/2011
NUMARASI : 2010/375 (E) ve 2011/334 (K)
SUÇ : Marka Hakkına Tecavüz

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Aynı gün sanığın işyerinde yapılan aramada farklı firmalar adına tescilli markaların taklidi olan ürünlerin bulunması karşısında, sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 43. maddesinin ikinci fıkrası gereğince aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi sebebiyle zincirleme suç kapsamında kaldığı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
2- 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararı aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi” ve diğer objektif ve sübjektif koşulların varlığı halinde, CMK’nın 231/5. madde ve fıkrası gereğince, sanık hakkında aynı yasanın 231/6-c maddesi de değerlendirilerek tespit edilen söz konusu zararın giderilmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği anlaşılmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 sayılı kararında; “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından biri olan zarardan kast edilen maddi zarar olup, bu zararın belirlenmesinde teknik bilgiye ihtiyaç duyulmayan hallerde hakim, kanaat verici basit bir araştırma yaparak zararı belirlemelidir.” denilmektedir.
Bu ilkeler çerçevesinde her olaya özgü ayrı değerlendirme yapılarak, maddi zararın kanaat verici basit bir araştırma ile tespit edilebilmesi gerekir. Dosya kapsamından katılanın marka hakkının ihlali suretiyle meydana gelen zararın basit bir araştırma ile tespit edilebilecek zarar niteliğinde olmadığı ve dosyaya yansıyan katılanların tespit edilmiş bir zararı bulunmadığı ve 556 sayılı Kanun hükmünde Kararnamenin 5833 sayılı Kanun ile değişik 61/A-son maddesi gereğince etkin pişmanlık hükümleri öngörüldüğünden, uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilmeden, mahkemece “zararın giderilmesi şartının da gerçekleşmediği” gerekçesiyle CMK’nın 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
3- Sanığa isnat edilen suçun niteliği, verilen cezanın miktarı ve sanığın sabıkasız oluşuna göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi olanaklı bulunduğu görülmekle, ilerde suç işlemekten çekineceği hususunda olumlu kanaat oluştuğu belirtilerek hapis cezası ertelenen sanık hakkında, erteleme gerekçesiyle çelişki oluşturacak şekilde yargılama sırasında pişmanlık göstermediği için tekrar suç işlemekten çekineceğine dair kanaate varılmadığı gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
4- Alt sınırdan uzaklaşılmasına gerek görülmediği belirtilerek, hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde, adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,
5- Doğrudan verilen adli para cezasının bir gün karşılığı miktarın 5237 sayılı TCK’nın 52/2. maddesi uyarınca sanığın ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak 20.00 TL ile 100.00 TL arasından belirlenmesi gerekirken, ”kanunun yürürlük tarihi olan 01.06.2005 ile suç tarihine kadar geçen sürede paranın satınalma gücündeki değişiklik gereği, temel para cezasının alt sınırına bir miktar ekleme yapılmış ve hakkaniyete uygun olması için YDO dikkate alınmıştır” şeklindeki kanuna uygun olmayan gerekçeyle alt sınırdan uzaklaşılarak belirleme yapılmak suretiyle fazla cezaya hükmolunması,
6- 11.10.2011 tarihli duruşmada müşteki şirketlerin davaya müdahil olarak katılmalarına karar verilip, bilirkişi raporuna göre marka hakkına tecavüzde bulunulan diğer Gsm (O..) …Ltd adındaki şirketin karar başlığında gösterilmemesi,
Kanuna aykırı ve sanık müdafiinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı itibariyle sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 08.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.