Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2015/2967 E. 2015/5605 K. 14.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/2967
KARAR NO : 2015/5605
KARAR TARİHİ : 14.10.2015

Tebliğname No : 11 – 2011/170327
MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 18/02/2011
NUMARASI : 2010/78 (E) ve 2011/136 (K)
SUÇ : 213 Sayılı Kanuna Aykırılık

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
1-2007 takvim yılında sahte fatura düzenlemek suçundan sanık hakkında verilen beraat kararına yönelen katılan vekilinin temyiz itirazının incelenmesinde:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vergi tekniği raporunun ekinde bulunan ortaklık bilgilerine dair formda sanığın 21.03.2008 tarihinde şirketin ortağı ve müdürü olduğu, ayrıca yine dosya içinde bulunan noter devir sözleşmesi ile ticaret sicil gazetesine göre de; şirketin daha önceden ortak olmayan sanık tarafından 07.03.2008 tarihinde devralındığının ve bu hususun 11.04.2008 günlü ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğinin anlaşılması karşısında; sanığın, 2007 takvim yılında şirketin ortağı ve müdürü olmadığından mahkemenin beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiş olup tebliğnamenin bozma isteyen düşüncesine iştirak olunmamıştır.
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Eyleme ve yükletilen suça yönelik katılan vekilinin temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden tebliğnameye aykırı olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA,
2-2008 ve 2009 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek suçundan sanık hakkında verilen beraat kararına yönelen katılan vekilinin temyiz itirazının incelenmesine gelince:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
01.01.1999 tarihinde yürürlüğe giren 4369 sayılı Kanun’dan sonra sahte fatura düzenlemek suçunda vergi kaybının unsur olarak aranmaması nedeniyle faturanın sahte olarak düzenlemesiyle suçun oluşacağı, ayrıca faturaların kullanılması veya kullanan firma yetkililerinin cezalandırılmasının gerekmeyeceği, sanığın faturaların düzenlenmesi ile ilgili yaptığı savunmada gözetildiğinde; kullanan kişi ya da kişilerle ilgili vergi raporu ve açılan davaların araştırılmasının suça etki etmeyeceği anlaşılmakla; tebliğnamenin bu yönlerden bozma isteyen düşüncesine iştirak olunmamıştır.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanığın ortağı ve müdürü olduğu şirketin 2008 ve 2009 takvim yıllarında sahte fatura düzenlediğinin iddia olunması, vergi inceleme ve tekniği raporlarında ”şirketin faaliyet konusu işleri yapacak ekipman, iş gücü, sermaye, personel, iletişim aracı, ve fiziki mekanı olmamasına karşın yüksek miktarda fatura düzenleyerek matrahlı beyanda bulunduğunun” belirtilmesi karşısında; sahte fatura düzenleme suçunda suçun maddi konusunun fatura olması, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki ”Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanun’un Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır” şeklindeki düzenlemeye göre de faturaların Vergi Usul Kanunu’nun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi nedeniyle suça konu 2008 ve 2009 takvim yıllarına ait faturaların onaylı suretleri getirtilip incelenerek, kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadığının tespit edilmesi, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden, mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim ve tesellüm belgeleri, sanığın şirketi tarafından bedelin alındığına dair ticari teamüle uygun, kanıtlama yeterliliği olan banka hesapları ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgeler olup olmadığı da araştırılarak karşılaştırmalı inceleme yaptırılması ve faturaları kullananlar belirlenip sanıktan alıp almadıkları hususunda beyanlarının alınmasından sonra sahte fatura düzenleme suçunun faturaların düzenlenmesi ile oluşacağı ve her takvim yılındaki eylemlerin ayrı suçları oluşturacağı da gözetilerek, sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken eksik kovuşturma ile yetinilerek mahkumiyet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve katılan vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye kısmen uygun olarak, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 14.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.