Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2015/2689 E. 2015/7112 K. 12.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/2689
KARAR NO : 2015/7112
KARAR TARİHİ : 12.11.2015

Tebliğname No : KYB – 2015/93583

Ticareti usulüne aykırı terk etmek suçundan sanık Y.. K..’nun, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 337/a, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50/1-a ve 52/2 maddeleri gereğince 1.800,00 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Antalya 3. İcra Ceza Mahkemesinin 23/05/2014 tarihli, 2013/1313 esas, 2014/626 karar sayılı kararı ile aynı suçtan yine 1.800,00 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin aynı mahkemenin 11/07/2014 tarihli ve 2014/487 esas, 2014/872 karar sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 06/03/2015 gün ve 16808 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24/03/2015 gün ve KYB. 2015-93583 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre;
1- Sanık hakkında Antalya 16. İcra Müdürlüğünün 2013/4315 ve Antalya 10. İcra Müdürlüğünün 2013/11871 sayılı takip dosyalan sebebiyle, ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçundan cezalandırılması için ayrı ayrı dilekçeler ile şikayette bulunulmuş ve yüklenen suçlardan ayrı ayrı mahkûmiyetine karar verilmiş ise de, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 02/05/2012 tarihli ve 2012/2240 esas, 2012/3910 sayılı kararında belirtildiği üzere, ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçu, özelliği itibariyle aynı iş yeri ile ilgili olarak ancak bir defa işlenebilen bir suç olup, suçu ve sanığı aynı, fakat müştekisi farklı olan Antalya 3. İcra Ceza Mahkemesinin 2014/487 esas sayılı dosyasının, aynı mahkemenin 2013/1313 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilerek, tek bir fiille birden fazla kişiye karşı işlenen suçlarda (aynı nev’iden fikri içtima) TCK’nın 43. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tek suç olup olmadığı ve buna bağlı olarak aynı maddenin birinci fıkrasına göre cezanın artırılması gerekip gerekmediğinin tartışılmasına imkan tanınması gerektiğinin gözetilmemesi sebebiyle, Antalya 3. İcra Ceza Mahkemesinin 11/07/2014 tarihli ve 2014/487 esas, 2014/872 sayılı kararında,
2- Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 21/11/2011 tarihli ve 2011/6580 esas, 2011/7668 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, İİK.’nun 337/a maddesinde yaptırıma bağlanan eylemin, yalnızca ticareti terk keyfiyetinin onbeş günlük süre içinde kayıtlı olduğu ticaret sicili memurluğuna bildirilmemesi değil, bununla birlikte İİK.’nun 44. maddesine uygun olarak bütün aktif ve pasifi ile alacaklarının isim ve adreslerinin bulunduğu bir mal beyanında bulunulmamasının müeyyidesi olduğu, bu durumda, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 124. maddesinde sayılan kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif ticaret şirketlerinde ticaretin terki söz konusu olmayıp, ortaklık ilişkisinin sona erdirildiği, İcra ve İflas Kanununun 44. maddesi ile getirilen mal beyanında bulunma yükümlülüğünün, gerçek kişi tacirler için geçerli olup, yukarıda sayılan ticaret şirketlerini kapsamadığı, eş anlatımla ticaret şirketlerinin müdür veya yetkililerinin İcra ve İflas Kanunu’nun 337/a maddesinde yaptırıma bağlanan ticareti terk suçunu işlemelerinin yasal olarak mümkün olmadığı ve bu durumda atılı suçun da oluşmayacağı nazara alındığında, sanığın beraati yerine, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi nedeniyle, Antalya 3. İcra Ceza Mahkemesinin 23/05/2014 tarihli, 2013/1313 esas, 2014/626 sayılı ve aynı mahkemenin 11/07/2014 tarihli ve 2014/487 esas, 2014/872 sayılı kararlarında isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
Kanun yararına bozmaya konu ihbarnamenin 2 nolu bendi yönünden yapılan incelemede;
Ayrıntıları, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.02.2012 tarih ve 2011/505, 509 ve 513 Esas sayılı kararlarında da açıklandığı üzere, İİK’nın 337/a maddesinde düzenlenen “ticareti usulüne aykırı terk etmek” suçunun ticaret şirketleri müdür ve yetkililerince de işlenmesinin mümkün olduğunun anlaşılması karşısında, CMK’nın 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden REDDİNE,
Kanun yararına bozmaya konu ihbarnamenin 1 nolu bendi yönünden yapılan incelemede ise;
2004 sayılı İİK’nın 337/a maddesindeki ticareti usulüne aykırı terk etmek suçunun maddede gösterilen icra hareketlerinden birinin işlenmesi ile oluşan tek bir suç olması ve suçtan zarar görenlerin birden çok olmasının bu sonucu değiştirmeyeceği cihetle; sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 43. maddesi gereğince zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı, ancak Antalya 3. İcra Ceza Mahkemesinin 2014/487 ve 2014/1313 Esas sayılı dosyalarında İİK’nın 337/a maddesi uyarınca yargılanıp ceza aldığı anlaşılan sanık hakkındaki söz konusu davaların birleştirilmesi ve tek ceza verilmesi gerekirken her dosya için ayrı ayrı mahkumiyet hükmü kurulması isabetsiz olduğu anlaşıldığından; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği bu nedenle yerinde görüldüğünden, Antalya 3. İcra Ceza Mahkemesinin 23/05/2014 tarih 2013/1313 esas, 2014/626 karar sayılı kararı ile Antalya 3. İcra Ceza Mahkemesinin 11/07/2014 tarih ve 2014/487 esas, 2014/872 karar sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309/4. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yapılmasına, 12/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.