Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2015/2517 E. 2015/3021 K. 18.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/2517
KARAR NO : 2015/3021
KARAR TARİHİ : 18.06.2015

Tebliğname No : KYB – 2015/32982

Manevi veya maddi haklara tecavüz suçundan şüpheli F.. A.. yönetim kurulu üyeleri ve sorumlu müdürleri haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 26/03/2014 tarihli ve 2014/41061 soruşturma, 2014/50679 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik müşteki vekili tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin mercii İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 04/07/2014 tarihli ve 2014/677 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığının 22/01/2015 gün ve 5233 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03/02/2015 gün ve KYB.2015-32982 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 73/1-2. maddelerinde “(1) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikâyette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz. (2) Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre, şikâyet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar.” şeklindeki düzenlemeler nazara alındığında şikâyetçinin fiili ve faili bildiği veya öğrendiği günden itibaren şikâyet süresinin başlayacağı, söz konusu şikâyet süresinin ne zaman başladığının araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken şikâyet süresinin yayın tarihinden itibaren başladığından bahisle verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itirazın bu yönlerden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
Kanun yararına bozma talebinde, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan suçlar hakkındaki sürelerle ilgili kanun isminin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu yerine 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu belirtilmesi yazım yanlışı olarak kabul edilmiştir.
5846 sayılı Kanunun 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı kanun ile değişik soruşturma ve kovuşturma usulünü düzenleyen 75. maddesindeki “71 ve 72. maddelerde sayılan suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması şikayete bağlıdır. Yapılan şikayetin geçerli kabul edilebilmesi için hak sahiplerinin veya üyesi oldukları meslek birliklerinin haklarını kanıtlayan belge ve sair delilleri Cumhuriyet Başsavcılığına vermeleri gerekir. Bu belge ve sair delillerin şikayet süresi içinde Cumhuriyet Başsavcılığına verilmemesi halinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir” şeklindeki düzenleme ile 5237 sayılı TCK’nın soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlar başlıklı 73/1. maddesindeki “soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikâyette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz.” hükmü karşısında, şikayet süresinin yayının yapıldığı 01.12.2012 tarihi itibariyle başlayacağı, meslek birliği vekilinin hak sahipliğine ilişkin belgeleri ise 6 aylık yasal süresinden sonra 28.02.2014 tarihli dilekçeyle ibraz ederek şikayetçi olması nedeniyle, itirazın reddine ilişkin İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 04/07/2014 tarihli ve 2014/677 değişik iş sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 18/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

DEĞİŞİK GEREKÇE

Şikayetçi MÜYAP Meslek Birliği 5846 sayılı Kanun kapsamında sahip olduğu haklar çerçevesinde, uyuşmazlığa konu ihlali suç tarihinde veya hemen akabinde RTÜK nezdinde yapabileceği bir araştırma ile öğrenebilme imkanı varken, bu yükümlülüğünü yerine getirmeyerek; belirtilen fiilden yaklaşık ondört ay gibi uzunca bir süre sonra öğrendiğinden bahisle şikayette bulunmuştur. Bu itibarla şikayet süresinin TCK’nın 73/2 maddesindeki “…. fiilin ve failin kim olduğunu öğrendiği tarihten itibaren başlar” kuralına aykırı olarak şikayetin süresinden sonra yapıldığı kabul edilmesi gerektiği düşüncesinde olmam sebebiyle sayın çoğunluk görüşüne belirttiğim değişik gerekçeyle katılamıyorum.