Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2015/21019 E. 2015/8330 K. 09.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/21019
KARAR NO : 2015/8330
KARAR TARİHİ : 09.12.2015

Tebliğname No : 11 – 2013/34079
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 14. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 27/11/2012
NUMARASI : 2009/3637 (E) ve 2012/3180 (K)
SUÇ : 213 Sayılı Kanuna Aykırılık
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede,
1- Sahte fatura düzenleme suçunda suçun maddi konusunun fatura olması, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki ”Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanun’un Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır” şeklindeki düzenlemeye göre de faturaların Vergi Usul Kanunu’nun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi, vergi tekniği raporunda faturaların varlığından söz edilmesine rağmen 2005 takvim yılına ait faturaların dosya içine konulmadığının anlaşılması karşısında; suça konu faturaların aslı yada onaylı suretlerinden kanaat oluşturacak sayıda getirtilip incelenerek, kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadığı tespit edilip, sahte fatura düzenleme suçunda suç tarihinin takvim yılı içerisinde düzenlenen son faturanın tanzim tarihi olduğu gözetilerek suç tarihinin son faturanın tanzim tarihine göre belirlenmesinin ardından sanığın hukuki durumunun tayini gerekirken eksik kovuşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Kabul ve uygulamaya göre de,
a-Sahte fatura düzenleme suçundan dava açıldığının ve hüküm fıkrasında sahte fatura düzenlemek suçundan ceza tertip edildiğinin anlaşılması karşısında, gerekçede fiili sahte belge kullanmak olarak nitelendirmek suretiyle çelişki yaratılması ve bu nedenle suç tarihinin belirlenmesinde yanılgıya düşülmesi, suç tarihi açıkça belirlenmeden 213 sayılı Kanun’un 359/b-1 maddesinin 5728 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki hali uyarınca uygulama yapılıp 765 sayılı TCK’nın 80.maddesi uyarınca cezada artırım yapılması ve 5237 sayılı TCK’nın 62.maddesi uyarınca takdiri indirim uygulamak suretiyle karma uygulama yapılması,
b- Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık müdafiinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, hükmün BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 09.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.