Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2015/1953 E. 2015/6340 K. 28.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/1953
KARAR NO : 2015/6340
KARAR TARİHİ : 28.10.2015

Tebliğname No : 11 – 2013/296884
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 36. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 12/06/2013
NUMARASI : 2010/111 (E) ve 2013/430 (K)
SUÇ : 213 Sayılı Kanuna Aykırılık

Yerel mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Sanıklar A.. E.. ve R.. E.. hakkında verilen beraat kararına yönelik katılan vekilinin temyizinin incelenmesinde;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Eyleme ve yükletilen suça yönelik katılan vekilinin temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
2-Sanık M.. E.. hakkında verilen beraat kararına yönelik katılan vekilinin temyizinin incelenmesine gelince;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanık hakkında ”sahte fatura kullanmak” suçundan yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle beraat kararı verilmiş ise de; kovuşturma aşamasında alınan 09.01.2013 havale tarihli ilk bilirkişi raporunda; dava konusu şirketin, üç farklı şirketten yüksek miktarda fatura alımı yaptığı, spor tesisi inşaatında gider olarak defterlerine kaydettiği, 8678,00 TL dışında fatura bedellerinin ödenmediği, faturaların gerçek alım satıma dayanmadığı ve sanıkların 2006 ve 2007 yıllarında temin ederek kullandığı faturaların sahte olduğunun tespit edilmesine karşın mahkemenin 14.03.2013 günlü celsede, anılan raporda suç tarihlerinin ayrı ayrı belirtilmediğinden yeni bilirkişiye dosyanın tevdi edilerek rapor alınmasına karar vermesi üzerine düzenlenen 15.04.2013 havale tarihli ikinci bilirkişi raporunda; şirketin 2006 yılında katlandığı maliyet tutarının 50.599.275,69 TL, aynı yılda kullanıldığı iddia edilen sahte fatura miktarının ise 785.200,83 TL olduğu ve bu faturaların maliyete oranının %0.01 düzeyinde kaldığı, işletmenin hacmi, çalışan sayısı, şube deposu ile yaptığı inşaatlar ve iş referansları dikkate alındığında faturaların bilerek ve istenerek kullanıldığına dair somut delillerin bulunmadığının belirtilmesi ve sahte fatura kullanma suçunda suçun maddi konusunun fatura olması, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki ”Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır” şeklindeki düzenlemeye göre de faturaların Vergi Usul Kanunu’nun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi, vergi inceleme ve tekniği raporlarında faturaların varlığından söz edilmesine rağmen dosya içine konulmadığının anlaşılması karşısında;
Öncelikle suça konu faturaların onaylı suretleri getirtilip incelenmesi, faturaların mevcut olmadığının ya da kanunda öngörülen şekil şartlarını taşımadığının tespiti halinde beyannameye fatura eklenmesinin zorunlu olmaması nedeniyle sanığın gerçeğe aykırı beyanname vermesi şeklinde gerçekleşen eyleminin özel usulsüzlük cezasını gerektireceği, faturaların mevcut ve şekil şartlarını haiz olduğunun tespiti halinde ise; kullanıldığı ve sahte olduğu iddia edilen faturayı düzenleyen firmalar hakkında sahte fatura düzenlemek suçundan açıldığı belirtilen davaların akibeti araştırılarak mümkün olması halinde birleştirilmesi, aksi halde dava dosyasının özetinin duruşma tutanağına geçirilip, bu davayı ilgilendiren ve sahteliği belirleyen delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal ettirilmesi, bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla dosyanın yeniden alanında uzman bilirkişi heyetine tevdii edilerek faturaları düzenleyen firmalar ile sanığa ait şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde karşılaştırmalı inceleme yaptırılması ve şirketin muhasebe işlerini yürüten kişi ya da kişilerin de tanık sıfatıyla dinlenilmesinden sonra sanığın hukuki durumunun takdiri gerekirken bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden ve hangi rapora üstünlük tanındığı da karar yerinde tartışılmadan eksik kovuşturma ve yetersiz gerekçe ile sanığın beraatine karar verilmesi,
Kanuna aykırı ve katılan vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 28.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.