Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2015/17766 E. 2015/7810 K. 25.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/17766
KARAR NO : 2015/7810
KARAR TARİHİ : 25.11.2015

Tebliğname No : KYB – 2015/293126

Ödeme şartını ihlâl suçundan sanık A.. E..’in, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 340. maddesi gereğince 3 ayı geçmemek üzere tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair Uzunköprü İcra Ceza Mahkemesinin 15/02/2013 tarihli ve 2012/396 esas, 2013/69 karar sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 07/08/2015 gün ve 52134 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18/09/2015 gün ve KYB. 2015-293126 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre;
1- İcra kefili olan sanığın henüz kendisine icra emri gönderilmeden, dolayısıyla kefalet ve ödeme taahhüdünde bulunduğu borç nedeniyle hakkında kesinleşmiş icra takibinin bulunmadığı bir aşamada yaptığı ödeme taahhüdünü ihlâl etmesi eyleminin, ödeme şartını ihlâl suçunu oluşturmayacağı gözetilmeden itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde,
2- Kabule göre de, 2004 sayılı Kanun’un 340. maddesi gereğince taahhüdü ihlal suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekalet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiğinden, 25/07/2012 tarihinde alınan taahhütnamede toplam faiz olarak 17.629,77 Türk lirası belirtilmiş ise de, bu faizin hangi dönemleri kapsadığı, icra takibinin kesinleştiği tarihten taahhüt tarihine kadar işlemiş ve taahhüt tarihinden son ödeme tarihine kadar işleyecek faiz olup olmadığı konusunda herhangi bir açıklık olmadığı gibi alacaklının son ödeme tarihine kadar işleyecek faizden feragat beyanının da yer almadığı, bu nedenlerle işleyen ve işleyecek faiz miktarının taahhüt tutanağında ayrı ayrı gösterilmemesi nedeniyle belirsizlik bulunduğundan taahhüdün geçerli olmadığı anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle beraatine karar verilmesi gerekirken, cezalandırılmasına karar verilmesinde, isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
Kanun yararına bozmaya konu ihbarnamenin 1 nolu bendi yönünden yapılan incelemede;
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 340. maddesi uyarınca ödeme şartını ihlal eyleminden dolayı cezalandırabilmek için öncelikle ihlalde bulunanın borçlu olmasının gerektiği, somut olayda, 25/07/2012 tarihli haciz sırasında icra kefili sanığın söz alarak “ …hesaba itirazım yoktur, beyan ettiğim 30/11/2012 tarihi itibariyle toplam 23.826,86 TL. borcun tamamına kefil olmayı kabul ediyorum, ödeme emrini aldım, ayrıca tebligat yapılmasına gerek yoktur, tüm yasal sürelerden feragat ediyorum, borcu ödeme emrin tüm ferileriyle ve şartlarıyla kabul ediyorum, takibin kesinleşmesine de muvafakat ediyorum…” şeklinde beyanda bulunduktan sonra ödeme taahhüdünde bulunması nedeniyle, icra kefili sanık hakkındaki icra takibinin kesinleştiği ve sanığın borçlu sıfatını kazandığının kabulünün gerekmesi karşısında; yerinde görülmeyen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin REDDİNE,
Kanun yararına bozmaya konu ihbarnamenin 2 nolu bendi yönünden yapılan incelemede ise;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, Uzunköprü İcra Ceza Mahkemesinin 15/02/2013 tarihli ve 2012/396 Esas, 2013/69 karar sayılı kararının CMK’nın 309/4-d. maddesi uyarınca BOZULMASINA, kabahatli hakkında ödeme şartını ihlal eyleminden dolayı hükmolunan tazyik hapsi cezasının kaldırılmasına, 25/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.