Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2015/17689 E. 2015/6118 K. 26.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/17689
KARAR NO : 2015/6118
KARAR TARİHİ : 26.10.2015

Tebliğname No : KYB – 2015/320720

4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun’un 3/6. maddesine aykırılıktan kabahatli O.. A.. hakkında anılan Kanun’un 5/4. maddesi gereğince Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun 19/09/2013 tarihli ve 63 sayılı idari yaptırım kararı ile uygulanan 73.263,00 Türk lirası idari para cezasına yönelik başvurunun kısmen kabulü ile cezanın 1.463,00 Türk lirası olarak değiştirilmesine dair Ankara 18. Sulh Ceza Mahkemesinin 07/04/2014 tarihli ve 2013/282 değişik iş sayılı kararına yönelik Radyo ve Televizyon Üst Kurulu vekili tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 23/05/2014 tarihli ve 2014/183 değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 10/09/2015 gün ve 59933 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09/10/2015 gün ve KYB.2015-320720 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, tütün ürünlerinin görüntülenmesini engellememek eyleminden kabahatli televizyon kanalının yerel düzeyde yayın lisansı bulunduğu gerekçesi ile idari para cezası miktarı düşürülerek başvuru kabul edilmiş ise de, O… TV isimli televizyon kanalının lisansının yerel yayın düzeyinde olduğu ancak aynı zamanda uydu yayını yapma izninin de bulunduğu cihetle, ulusal düzeyde izleyiciye ulaşma imkanı bulunduğu, 4207 sayılı Kanun’un 5/4. maddesinde yer alan yerel ulusal yayın ayrımının yayın lisansına göre değil, yayının ulaştığı izleyici kitlesine göre yapılmış bir ayırım olarak anlaşılması gerektiği, kabahatli televizyon kanalının uydu üzerinden yayın yaptığı gözetildiğinde, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 3. maddesinde yer alan yerel ve ulusal yayın tanımlarına göre ulusal düzeyde yayın yaptığı kabul edilmesi gereken kabahatli hakkındaki idari para cezasına yönelik başvurunun reddedilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararların kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
4207 sayılı Kanun’un eylem tarihinde yürürlükte olan ve yukarıda anılan 5. maddesinin 4. fıkrası uyarınca aynı Kanun’un 3. maddesinin 6. fıkrasında düzenlenen eylemlerin tespiti halinde yayın kuruluşunun ulusal, bölgesel veya yerel yayın yapması hallerine göre farklı miktarlarda idari para cezalarının belirlendiği, buna karşın anılan Kanun’da ulusal, bölgesel ve yerel yayın tabirinden ne anlaşılması gerektiğine ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı, bu hususta ceza vermeye yetkili kurum olarak belirlenen Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun kuruluş, teşkilat, görev, yetki ve sorumluluklarının düzenlendiği 6112 sayılı Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinde düzenleme bulunduğu, anılan maddede ulusal yayının “Ülke nüfusunun asgarî yüzde yetmişine ve Üst Kurulca belirlenen yerleşim yerlerine karasal ortamdan ulaştırılan yayın hizmetini” ifade ettiğinin belirtildiği, Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun eylem tarihinden sonra verdiği 27/11/2013 tarih ve (1) sayılı kararında, 6112 sayılı Kanunda yer alan “ulusal” ve “yerel yayın ” tanımlarının sadece karasal ortamda ulaştırılan yayın hizmetlerini kapsadığı, uydu ve kablo ortamlarından yapılan yayınların söz konusu tanımın içine girmediği sonucunun ortaya çıktığı belirtilerek 4207 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 4. fıkrasındaki düzenlemenin 6112 sayılı Kanun’un 32. maddesinin 2. fıkrasındaki müeyyide sistemine uygun olarak düzenlenmesi yönünde kanun koyucuya öneri yapılmasının karar altına alındığı, anılan bu karardan sonra 10/09/2014 tarih ve 6552 sayılı Kanun’un 111. maddesi ile yapılan yasal değişiklik ile 4207 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 4. fırkasının “3 üncü maddenin altıncı fıkrasındaki yasağın görsel yayın yoluyla ihlal edilmesi hâlinde, yasağa aykırı yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşa ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden üçüne kadar idari para cezası verilir. İdari para cezası miktarı, on bin Türk lirasından az olamaz.
Bu cezaya karar vermeye Radyo ve Televizyon Üst Kurulu yetkilidir.” şeklinde yeniden düzenlendiği, bu durumda eylem tarihindeki yasal düzenleme uyarınca karasal ortamda ulaştırılmayan yayın hizmetlerinin 4207 sayılı Kanun kapsamında ulusal yayın olarak değerlendirilemeyeceği ve kabahatlinin yerel olarak karasal ortamda yayın hizmeti yaptığının anlaşılması nedeniyle mahkeme uygulamasının usul ve yasaya uygun bulunması nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 26/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.