Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2015/174 E. 2015/6678 K. 05.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/174
KARAR NO : 2015/6678
KARAR TARİHİ : 05.11.2015

Tebliğname No : KYB – 2014/410531

5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’a aykırı davranmaktan kabahatli E.. Ş.. hakkında, 5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 4/ğ ve 17/2. maddeleri delaleti ile 5307 sayılı Kanun’un 16/2-b-4 ve 16. maddeleri hükümleri gereğince 339,814,00 Türk lirası İdarî para cezası uygulanmasına, aynı Kanun’un 17/2. maddesi gereğince LPG dağıtıcı lisansının iptal edilmesine dair, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun 12/11/2013 tarihli ve 4696-74 sayılı kararını müteakip, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu vekilince yapılan, idari para cezası uygulanan şirketin ilgili tesisinde 03/12/2012 tarihli numune alma tutanağında belirtilen LPG (Karışım)’ın değeri kadar para tutarının müsaderesi talebinin reddine ilişkin, Osmaniye 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 01/04/2014 tarihli ve 2014/78 değişik iş sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile söz konusu kararın kaldırılmasına, idari para cezasına konu LPG’nin değeri kadar para tutarının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 54/2. maddesi gereğince müsaderesine dair, Osmaniye 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 07/05/2014 tarihli ve 2014/185 değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 11/12/2014 gün ve 73999 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26/12/2014 gün ve KYB.2014-410531 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Osmaniye 3. Asliye Ceza Mahkemesinin itiraz üzerine verdiği 07/05/2014 tarihli ve 2014/185 değişik iş sayılı kararının kesin nitelikte olduğu dikkate alındığında, bu karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin, Osmaniye 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/05/2014 tarihli ve 2014/592 değişik iş sayılı kararının yok hükmünde olduğu değerlendirildiği gibi, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 259/1. maddesinde yer alan “(1) Suç konusu olmayıp sadece müsadereye tâbi bulunan eşyanın müsaderesine sulh ceza hâkimi tarafından duruşma yapılmaksızın karar verilir. “ hükmü dikkate alındığında yapılan müsadere yargılamasının usulüne uygun olduğu düşünüldüğünden bu konudaki kanun yararına bozma talepleri dikkate alınmaksızın yapılan incelemede,
Konuya ilişkin mevzuat hükümleri ile birlikte somut dosyanın tetkikinde; 25754 sayılı Resmi Gazetede 13/03/2005 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 5307 sayılı Kanun’un 16/2-b maddesinde yer alan “Aşağıdaki hâllerde sorumlulara ikiyüzellibin Türk Lirası idari para cezası verilir:……” ve aynı Kanun’un 17/2. maddesinde yer alan “Kaçak veya menşei belli olmayan veya teknik düzenlemelere uygun olmayan LPG ile piyasa faaliyetinde bulunan lisans sahiplerinin lisansı iptal edilir. Teknik düzenlemelere uygun olmayan LPG mahkeme kararı ile müsadere edilir…..” şeklindeki hükümler dikkate alındığında kabahatli şirketin eyleminin karşılığı olarak idari para cezası öngörüldüğü ve teknik düzenlemelere aykırı LPG’nin mahkeme kararı ile müsadere edileceğinin hüküm altına alındığı, buna karşılık 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Kanun’un 5/1. maddesinde yer alan “ 1)Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır.” ve yine aynı Kanun’un 54/1-2. maddesinde yer alan “(1) İyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur. Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya, kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlâk açısından tehlikeli olması durumunda müsadere edilir. (2) Birinci fıkra kapsamına giren eşyanın, ortadan kaldırılması, elden çıkarılması, tüketilmesi veya müsaderesinin başka bir surette imkânsız kılınması hâlinde; bu eşyanın değeri kadar para tutarının müsaderesine karar verilir “ şeklindeki hükümler gereğince, 5237 sayılı Kanun gereğince bir eşyanın veya kaim değerinin müsadere edilebilmesi için öncelikli şartın, müsadereye konu eşyanın “kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşya” olması gerektiği gibi 5237 sayılı Kanun’un genel hükümlerinin ancak özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında uygulanabileceği ve yine 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3/1-b maddesinde yer alan “(1) Bu Kanunun;…..b) Diğer genel hükümleri, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır.” ; aynı Kanun’un 4/2. maddesinde yer alan “ (2) Kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve miktarı, ancak kanunla belirlenebilir “; aynı Kanun’un 16/1-2. maddesinde yer alan “(1) Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımlar, idari para cezası ve idari tedbirlerden ibarettir. (2) İdari tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerdir.” ve yine aynı Kanun’un 18/1-6. maddesinde yer alan “ (1) Kabahatin konusunu oluşturan veya işlenmesi suretiyle elde edilen eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine, ancak kanunda açık hüküm bulunan hallerde karar verilebilir…. (6) Kaim değerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine de karar verilebilir “ şeklindeki hükümler gereğince ise, kabahat niteliğindeki eylemler bakımından 5326 sayılı Kanun’un genci kanun niteliğinde olduğu ve kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve miktarının, ancak kanunla belirlenebileceği, somut dosyada mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve dolayısıyla kaim değerin mülkiyetinin kamuya geçirilebilmesi düşünülebilse de, bu konuda 5307 sayılı Kanun ile herhangi bir kanuni düzenleme yapılmadığından ve Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasasında Yapılacak Denetimler İle Ön Araştırma Ve Soruşturmalarda Takip Edilecek Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 15/6. maddesinde yer alan düzenlemenin kanunun aradığı usul ve şartlardaki yasal düzenleme yerine geçmeyeceğinden yapılan itirazın reddi yerine kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
Dosya kapsamında yapılan incelemede; kabahatli E.. Ş.. hakkında Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun 12/11/2013 tarihli ve 4696-74 sayılı kararı ile 5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazlan (LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’a aykırı davranmak eyleminden , anılan Kanun’un 4/4-ğ ve 17/2. maddeleri delaleti ile aynı Kanun’un 16/2-b-4 maddesi uyarınca 339.814,00 Türk Lirası idarî para cezası uygulanmasına, yine aynı Kanun’un 17/2. maddesi gereğince LPG dağıtıcı lisansının iptal edilmesiyle, denetim tarihi itibariyle numune alınan tankta bulunan ürün miktarı esas alınarak bu miktar üzerinden yapılacak müsadere işlemlerinin Hukuk Dairesi Başkanlığı tarafından başlatılmasına karar verildiği, kabahatli tarafından itiraz üzerine Ankara 17. İdare Mahkemesinin 2014/128-1159 E.K sayılı kararı ile idari para cezasının iptaline karar verildiği, yine LPG dağıtıcı lisansının iptaline ilişkin karara yapılan itiraz üzerine de Ankara 7. İdare Mahkemesinin 2013/1696 Esas ve 2014/1259 K. Sayılı kararı ile dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, idari yaptırım konusu LPG’nin mülkiyetin kamuya geçirilmesi anlamındaki müsaderesi hususunda başvuru yapılan Osmaniye 1. Sulh Ceza Mahkemesince 01/04/2014 tarihli ve 2014/78 değişik iş sayılı karar ile talebin reddine karar verildiği, bu karara itiraz üzerine Osmaniye 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 07/05/2014 tarihli ve 2014/185 değişik iş sayılı kararı ile itirazın kabulü ile anılan Osmaniye 1. Sulh Ceza Mahkemesi kararının kaldırılmasına, idari para cezasına konu LPG’nin değeri kadar para tutarının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 54/2. maddesi gereğince müsaderesine kesin olarak karar verildiği anlaşılmıştır.
13/3/2005 tarih ve 25754 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazlan (LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 02/07/2012 tarih ve 6352 Sayılı Kanun’un 68. maddesiyle değişik 18. maddesinin üçüncü fıkrasında “ İdari yaptırım kararlarına karşı yetkili idare mahkemesinde dava açılabilir. Kurul kararlarına karşı açılan her türlü dava öncelikli işlerden sayılır.” hükmü ile 5307 sayılı Kanun kapsamında verilen idari yaptırım kararlarına karşı itirazların idari yargı yerinde çözümleneceği hususunun düzenlendiği, aynı Kanun’un 17. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Kaçak veya menşei belli olmayan veya teknik düzenlemelere uygun olmayan LPG ile piyasa faaliyetinde bulunan lisans sahiplerinin lisansı iptal edilir. Teknik düzenlemelere uygun olmayan LPG mahkeme kararı ile müsadere edilir. Bu LPG’yi ikmal edenler zararı tazmin etmekle yükümlüdür.” şeklindeki hüküm uyarınca da, idari yaptırım kararına bağlı olarak mahkemeden idari yaptırım konusu olan LPG hakkında müsadere kararının isteneceğinin düzenlenmesine karşın kararın hangi mahkemece(adli veya idari) verileceği hususunda bir düzenlemeye yer verilmediği anlaşılmaktadır.
Yine, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “başvuru yolu” yolu başlıklı 27. maddesinin 8. fıkrasında yer alan “ İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görülür.” şeklindeki düzenleme uyarınca idari yaptırım kararı verilen işlem kapsamında idari yargının görev alanına giren kararların verilmesi halinde idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının idari yargı merciinde çözümlenmesi amaçlanmıştır.
Açıklanan nedenlerle, idari yaptırıma bağlı ve idari tedbir niteliğinde bulunan mülkiyetin kamuya geçirilmesi anlamındaki müsadere hususunda idari yargı merciince bir karar verilmesinin gerekmesi karşısında görevsizlik kararı verilmesi hususunda kanun yararına bozma yoluna gelinip gelinmeyeceğinin takdiri için dosyanın Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.