Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2015/14561 E. 2015/6347 K. 28.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/14561
KARAR NO : 2015/6347
KARAR TARİHİ : 28.10.2015

Tebliğname No : 11 – 2011/252934
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 12. Asliye Ceza Mahkemesi
[Üsküdar (Kapatılan) 2. Asliye Ceza Mahkemesi]
TARİHİ : 23/12/2010
NUMARASI : 2008/577 (E) ve 2010/544 (K)
SUÇ : 213 Sayılı Kanuna Aykırılık

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihlerine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
I- Sahte fatura düzenleme ve kullanma suçlarında suçun maddi konusunun fatura olması, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki ” Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır” şeklindeki düzenlemeye göre de faturaların Vergi Usul Kanunu’nun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi, vergi suçu ve ekindeki tekniği raporunda düzenlenen ve kullanılan faturaların varlığından söz edilmesine rağmen dosya içinde fatura asılları veya onaylı örneklerinin bulunmadığının anlaşılması karşısında; suça konu faturaların onaylı suretleri getirtilip incelenerek, kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadığı tespit edilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik kovuşturma ile yetinilerek mahkumiyet kararı verilmesi,
II- 213 sayılı Kanun’un 139/2. maddesinde incelemenin dairede yapılmasını gerektiren nedenlerden birinin varlığı önceden belirlenmeden faaliyetini sürdüren mükelleflere defter ve belgelerin ibrazı için yapılan tebligatların hukuken geçerli olmayacağı, dosya kapsamı itibariyle ticari faaliyetine devam ettiği anlaşılan sanığa vergi denetmeni tarafından defter ve belgelerini ibraz etmesi için çıkarılan tebligatın 24.12.2007 tarihinde iş yerinde yapıldığı anlaşılmakla, hesapların dairede incelenmesine imkan veren Kanun’un 139/2. maddesindeki istisnalardan birinin varlığının önceden belirlenip belirlenmediğinin incelemeyi yapan vergi denetmeninden sorulması, işyeri dışında inceleme yapılmasına ilişkin bir tespiti varsa belgesinin dosyaya ibrazının istenmesi aksi takdirde yapılan tebligatın hukuki
.\..
geçerliliği bulunmadığından sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabule göre de;
1- 21.10.2008 tarihli iddianame ile sanık hakkında vergi suçu raporu ve mütalaaya uygun olarak 2007 takvim yılında sahte fatura düzenlemek ve kullanmak suçlarından dava açıldığı, sahte fatura kullanmak ve sahte fatura düzenlemek suçlarının birbirinden ayrı ve bağımsız suçları oluşturduğu gibi aynı takvim yılında birden fazla fatura kullanılması nedeniyle zincirleme suç hükümlerinin uygulanması da gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde eksik ceza tayini,
2- Suç tarihinde yürürlükte olan 213 sayılı VUK’nın 359/a-2 maddesi uyarınca sanığa yüklenen suçun cezasının alt sınırının 6 ay hapis cezası olduğu gözetilmeden, alt sınırdan uzaklaşıldığına dair bir gerekçe de gösterilmeksizin, yazılı şekilde 18 ay hapis cezası verilmek suretiyle fazla cezaya hükmolunması,
3- Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 gün ve 2008/250-13 sayılı kararında açıklandığı üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 5271 sayılı CM’nın 231/6-c madde ve bendinde işaret olunan zarar kavramının kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenebilir, ölçülebilir maddi zararlara ilişkin olduğu, manevi zararların bu kapsama dahil edilmemesi gerektiği, zarar koşulunun ancak zarar suçlarında dikkate alınması gereken bir unsur olduğu, defter ve belge ibraz etmemek suçunda somut bir zarardan söz edilemeyeceği dikkate alındığında; cezası ertelenen ve engel oluşturacak adli sicil kaydı bulunmayan sanık hakkında yasanın aradığı objektif ve subjektif şartlar karar yerinde tartışılmadan, yazılı şekilde hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
4- Defter ve belge ibraz etmemek suçundan verilen ve ertelenen uzun süreli hapis cezası nedeniyle sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası gereğince aynı maddenin 1. fıkrasında yazılı hak yoksunluklarının aynı Kanun’un 53/3. maddesi de nazara alınarak uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı ve sanık müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye kısmen uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 28.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.