Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2015/13942 E. 2015/8574 K. 14.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/13942
KARAR NO : 2015/8574
KARAR TARİHİ : 14.12.2015

Tebliğname No : 7 – 2013/307441
MAHKEMESİ : Kocaeli 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 19/07/2013
NUMARASI : 2013/166 (E) ve 2013/398 (K)
SUÇ : Marka Hakkına Tecavüz
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Dosya içeriğinde noterlik onaylı tercümesi bulanan vekaletname içeriğine göre katılan P.. P.. S.A. firmasının vekili aracılığıyla marka hakkının ihlaline yönelik hakları kullanma yetkisinin bulunduğu da anlaşılmakla tebliğnamenin 2 no’lu bozma isteyen görüşlerine iştirak edilmemiştir.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Katılan firmalardan orjinal ürünler celp edilerek, dava konusu eşyalarda kullanıldığı iddia edilen tescilli marka ve logolar ile orjinal ürünlerde yer alan marka ve logoların temyiz denetimine imkan tanıyacak şekilde örneklerinin konusunda uzman bilirkişi tarafından düzenlenecek raporda ayrıntılı olarak gösterilmesi ile sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi,
2- P.. P.. S.A. firması vekilinin ibraz ettiği yetki belgesinin firmanın marka üzerinde hak sahibi olduğunu ispatlayan belge niteliğinde olmadığı halde hak sahipliği belgelenmeyen firmanın katılan olarak kabulü ile lehine vekalet ücretine hükmedilmesi,
3- Sanık hakkında Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 71/1. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle dava açıldığı halde, iddianamede belirtilmeyen ve CMK’nın 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı da tanınmayan 556 sayılı KHK’nın 61/1-c maddesi delaletiyle 5833 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile değişik 61/A maddesi uyarınca hüküm kurulması,
Kabule göre de;
4- 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararı aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi” ve diğer objektif ve sübjektif koşulların varlığı halinde, CMK’nın 231/5. madde ve fıkrası gereğince, sanık hakkında aynı Kanun’un 231/6-c maddesi de değerlendirilerek tespit edilen söz konusu zararın giderilmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği anlaşılmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 sayılı kararında; “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından biri olan zarardan kast edilen maddi zarar olup, bu zararın belirlenmesinde teknik bilgiye ihtiyaç duyulmayan hallerde hakim, kanaat verici basit bir araştırma yaparak zararı belirlemelidir.” denilmektedir.
Bu ilkeler çerçevesinde her olaya özgü ayrı değerlendirme yapılarak, maddi zararın kanaat verici basit bir araştırma ile tespit edilebilmesi gerekir. Dosya kapsamından katılanların marka hakkının ihlali suretiyle meydana gelen zararın basit bir araştırma ile tespit edilebilecek zarar niteliğinde olmadığı ve dosyaya yansıyan katılanların tespit edilmiş bir zararı bulunmadığı gözetilmeksizin mahkemece adli sicil kaydı bulunmayan ve takdiri indirim uygulanıp pişmanlığı gözönüne alınarak cezası ertelenen sanık hakkında “katılan şirketlerin zararının giderilmediği” gerekçesiyle CMK’nın 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına hükmolunması,
5- Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 E, 2015/85 K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme zorunluluğunun bulunması,
Kanuna aykırı ve sanığın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 14.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.