Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2015/13129 E. 2015/6161 K. 26.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/13129
KARAR NO : 2015/6161
KARAR TARİHİ : 26.10.2015

Tebliğname No : 7 – 2013/253404
MAHKEMESİ : Malatya 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 07/05/2013
NUMARASI : 2012/884 (E) ve 2013/389 (K)
SUÇ : Marka Hakkına Tecavüz

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Yükletilen suçun sanık tarafından işlendiğinin kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanun’da öngörülen suç tipine uyduğu,
Cezanın kanuni bağlamda uygulandığı,
Anlaşıldığından, sanığın ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 26/10/2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Sayın Çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık sanığın fiilinin atılı marka hakkına tecavüz suçunu oluşturup oluşturmayacağının belirlenmesine ilişkindir.
Sanığa isnad olunan fiil katılan şirket adına tescilli “S..Kargo” isimli markayı ve logosunu hak sahibinin izni ve bilgisi dışında kullanarak kargo taşımacılığı
yapmaktan ibarettir. Bilindiği üzere 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin (KHK) 21.01.2009 tarihli ve 5833 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle değişik 61/A maddesinin 1. fıkrasında “Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal veya hizmet üretme, satışa arz etme veya satma” fiili suç olarak tanımlanmıştır. Somut davaya konu edilen iddianamede her ne kadar 556 sayılı KHK’nın 61/A maddesinin hangi fıkrasının uygulanmasının istenmediği belirtilmemişse de iddianamedeki anlatımdan sanıklara isnad olunan eylemin anılan maddenin ilk fıkrasındaki fiil olduğu anlaşılmaktadır.
Görülmekte olan davada hazırlık soruşturması evrakıyla birlikte Mahkemeye sunulan belgelerden sanığın “Sağlam Kargo Suudi Arabistan’dan Türkiye’nin il ve ilçelerine zemzem ve hurmalarınız S. Kargo ve A.. Kargo güvencesi ile evlere teslim” ibarelerini içeren teslimat makbuzu yazılı belge kullandığı anlaşılmaktadır. Bu belge dışında sanığın katılanın tescilli markasını ticari ilanlarında kullandıklarına dair bir delil ve iddia dahi mevcut değildir. Çözümü gereken uyuşmazlık sanığın sadece belirtilen teslimat makbuzlarında kullandıkları kabul edilen katılanın markasının marka hakkına tecavüz suçunu oluşturup oluşturmayacağıdır.
Sanık savunmasında ne Türkiye’de ne de Suudi Arabistan’da kargo firması olarak iş yapmadıklarını, yürüttükleri faaliyetin Suudi Arabistan’dan Türkiye’ye zemzem ve hurma gibi eşya gönderecek vatandaşların kargo gönderimine aracılık etmek olduğunu, eşyalar Türkiye’ye geldikten sonra da Türkiye’de dağıtım hizmetlerini Malatya ilinde S… Kargo; Hatay ilinde ise hem S..kargo hem de A.. kargo ile gerçekleştirdiklerini savunmuşlardır. Anlaşılacağı üzere sanığın doğrudan yürüttükleri herhangi bir taşımacılık faaliyeti bulunmamakta olup, verdikleri hizmet aracılık gerçekleştirmekten ibarettir. Öte yandan sanığın kullandığı teslimat makbuzu adlı belge incelendiğinde katılanın markasının doğrudan “hizmet üretme” anlamında kullanılmayıp “S. Kargo güvencesiyle” şeklinde yer aldığı görülmektedir. Sanığın ticari evrakında kullandığı “S. Kargo güvencesiyle” ibaresi, tescilli markanın hukuka aykırı olarak kullanılması suçunu oluşturmayacaktır. Böyle bir kullanım marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz değildir. Belirtilen ibareyi okuyan herkes eşyalarının katılan şirket yanında “A.. Kargo” adlı dava dışı bir şirket veya katılan şirket güvencesiyle taşınacağını ilk bakışta anlayabilecektir. Kaldı ki davaya delil olan makbuzda katılan firmanın adı ve logosu ön plana çıkartılmamış, sanık “S.. Kargo” adlıkendi firma adlarını ön plana çıkararak kullanmıştır. Tescilli marka sahibinin markasının şöhretinden yararlanmaya yönelik böyle bir eyleme dahi izin vermeyeceği düşünülse bile bu eylem ancak haksız rekabet suçunu oluşturabilecek olup, bu fiilden usulünce açılmış bir dava da bulunmamaktadır.
Açıklanan gerekçelerle, sanığın fiili haksız rekabet suçunu oluşturabilecek nitelikte olup; marka hakkına tecavüz suçunu oluşturmamaktadır. Suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ceza normlarının yorumlanmasında genişletici yorum yasağı getirdiği kuşkusuzdur. Bu itibarla sanığın atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırı olup Mahalli Mahkeme hükmünün bozulması gerektiği düşüncesiyle Sayın Çoğunluğun kararına katılamıyoruz.26.10.2015.