Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2015/12459 E. 2015/6556 K. 03.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/12459
KARAR NO : 2015/6556
KARAR TARİHİ : 03.11.2015

Tebliğname No : 7 – 2013/185224
MAHKEMESİ : Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 19/04/2012
NUMARASI : 2011/133 (E) ve 2012/442 (K)
SUÇ : Marka Hakkına Tecavüz

 Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
 Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
 Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1- Sanığın katılan adına tescilli markayı, tescil tarihinden ve katılanın markayı kullanmasından önce kullanmaya başladığını, suç kastının bulunmadığını savunması, dosyaya sunulan Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesinde, sanığın markanın asli unsuru olan “Best” ibaresini 1987 yılından itibaren kullanmaya başladığı, 2000 yılında kullanımını bıraktığı ve 2010 yılında tekrar kullanmaya başladığının anlaşılması nedeniyle eylemin ihlâl niteliğinde bulunduğunun bildirilmesine karşın, sanık müdafiinin temyiz dilekçesine eklediği ek raporda sunulan yeni delillere göre ve faturaların delil gücünün mahkemenin takdirinde olmak üzere, 2000 yılından sonra da “Best” ibaresini televizyon yayıncılığı ses ve görüntü kaydı ile fotoğraf çekimi alanlarında devam ettiğinin ancak radyo yayıncılığı hizmetlerini kapsamadığı tespitinin yapılması ve yargılama sırasında mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinin oldukça yetersiz olması karşısında; Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen 2010/475 Esas sayılı dava dosyasının akibeti de araştırılıp incelenerek bu dosyayı ilgilendiren belgelerin onaylı örneklerinin intikali sağlandıktan sonra marka hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda yeniden uzman bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken eksik kovuşturma ile yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
  2- Kabule göre de;
5271 sayılı CMK’nın 231.maddesinde düzenlenen “suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararı aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi” ve diğer objektif ve sübjektif koşulların varlığı halinde, CMK’nın 231/5.madde ve fıkrası gereğince, sanık hakkında aynı Kanun’un 231/6-c maddesi de değerlendirilerek tespit edilen söz konusu zararın giderilmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği anlaşılmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 sayılı kararında; “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından biri olan zarardan kast edilen maddi zarar olup, bu zararın belirlenmesinde teknik bilgiye ihtiyaç duyulmayan hallerde hakim, kanaat verici basit bir araştırma yaparak zararı belirlemelidir.” denilmektedir.
Bu ilkeler çerçevesinde her olaya özgü ayrı değerlendirme yapılarak, maddi zararın kanaat verici basit bir araştırma ile tespit edilebilmesi gerekir. Dosya kapsamından katılanın marka hakkının ihlali suretiyle meydana gelen zararın basit bir araştırma ile tespit edilebilecek zarar niteliğinde olmadığı ve dosyaya yansıyan katılanın tespit edilmiş bir zararı bulunmadığı gözetilmeden mahkemece “müdahil firmanın zararını karşılamadığı ve uzlaşma sağlanamadığı” gerekçesiyle sanık hakkında CMK’nın 231.maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanık müdafiinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 03.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.