Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2015/12245 E. 2015/7198 K. 16.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/12245
KARAR NO : 2015/7198
KARAR TARİHİ : 16.11.2015

Tebliğname No : 7 – 2013/169684
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu Fikri ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 12/12/2012
NUMARASI : 2010/546 (E) ve 2012/610 (K)
SUÇ : Marka Hakkına Tecavüz

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:
Düşme kararına yönelik katılan vekilinin temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE DAVANIN DÜŞMESİNE İLİŞKİN HÜKMÜN ONANMASINA, 16/11/2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

Muhalefet Şerhi

Daire çoğunluğu ile aramızda, davaya konu UPS markasının “U…. Service of America Inc.” adına tescilli olup, müşteki Ü… A.Ş. vekili tarafından dosyaya sunulan lisans sözleşmesinin katılan (müşteki) U… A.Ş.ne şikayet ve dava açma hakkı vermediği, bu nedenle de yerel mahkemece verilen davanın düşürülmesine ilişkin kararın usul ve Kanuna uygunluğu ve bu kararın süresinde temyiz edildiği yönünden ihtilaf bulunmamaktadır.
Daire çoğunluğu ile aramızdaki görüş farklılığı;
Sanıklar hakkında “Marka Hakkına Tecavüz” suçundan açılan davada, marka sahibinin hukuka uygun şikayetinin bulunmaması ve (yargılama aşamasında davaya katılmasına karar verilip, şikayet hakkı bulunmadığı anlaşılan) müşteki Ü… A.Ş.nin de şikayete hakkı olmaması nedeni ile verilen davanın DÜŞÜRÜLMESİNE dair kararın, müşteki vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz mercii olan Yargıtay tarafından, yerel mahkemece verilen davanın düşürülmesine ilişkin kararın onanmasına mı yoksa şikayet hakkı bulunmayan (katılan) müşteki Ü… A.Ş. vekilinin temyizinin ret edilmesi mi gerektiğine ilişkindir.
5320 SK ile halen yürürlükte buluanan 1412 sayılı CMUK’nun 310, 315 ve 317. maddeleri hükümleri ile Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Özel Dairelerinin yerleşmiş uygulamasına göre;
Olağan kanun yollarından olan temyiz incelemesinin yapılabilmesi için, verilen karar re’sen temyize tabi değilse, bir temyiz davası açılmış olmalıdır. Temyiz davasının açılabilmesi için de, halen yürürlükte bulu­nan CMUK’nun 310. maddesine göre süre ve istek olmak üzere iki şartın varlığı gerekir. Bu iki şarta ilave olarak, CMUK’nun 315 ve 317. maddelerinde belirtildiği gibi, temyiz edenin buna hakkı olması da gerekir.
Yargıtay CGK’unun 20.9.2005 gün, 2005/3-93, 2005/102 sayılı, 08.04.2014 gün, 2013/15-509, 2014/170 sayılı Kararları ile benzer yöndeki bir çok karaında belirtildiği gibi;
CMUK’nun 315. maddesi uyarınca, temyiz talebinin kabule değer olup olmadığı ön incelemesinin ilk derece mahkemesince yapılması, 317. maddede de aynı incelemenin Yargıtayca yapılması hüküm altına alınmıştır. Buna göre, temyiz başvurusunda bulunulması halinde hükmü veren mahkemece öncelikle temyiz başvurusunun kabul edilebilir olup olmadığı araştırılacak, bu bağlamda temyiz talebinin süresinde yapılıp yapılmadığı, kararın temyiz edilebilir nitelikte olup olmadığı ve başvuruda bulunanın hükmü temyiz etmeye hak ve yetkisinin bulunup bulunmadığı incelenecektir. Mahkemece temyiz isteğinin kabul edilebilir bulunması halinde dosya temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderilecektir. Buna karşılık, temyiz başvurusu kanuni süre geçtikten sonra yapılmışsa ya da karar temyiz edilebilir nitelikte değilse veya başvuruda bulunanın temyiz etme hakkı bulunmuyor ise temyiz talebi ilk derece mahkemesince CMUK’nun 315. maddesi uyarınca reddedilecektir. Başvuru sahibinin, süresinde olmak üzere ret kararını temyiz hakkı vardır.
Yargıtay da temyizen gelen dosyada, verilen kararın esasına girmeden önce CMUK’nun 317. maddesi uyarınca, temyiz davasının kabul edilebilir olup olmadığına bakacak, mahkemece, reddedilmesi gereken bir temyiz talebi reddedilmeden dosya Yargıtay’a gönderilmişse, temyiz talebini usulden reddedecektir.
Yerel mahkemece verilen temyiz isteminin reddi kararına karşı yapılan başvuru üzerine de Yargıtay tarafından; ret kararı usul ve kanuna uygun bulunursa temyizin reddi kararının onanmasına karar verilecek, ret kararının usul ve kanuna aykırı olduğu tespit edilirse, bu karar kaldırılıp hüküm esastan incelenecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince;
Mahkemece müşteki Ü… A.Ş.nin davaya katılmasına karar verilmiş ise de, ibraz edilen lisans sözleşmesine göre şikayet hakkı bulunmadığı anlaşıldığından, davanın DÜŞÜRÜLMESİNE dair karar hukuka uygundur. (Mahkemece bu durumda, düşme kararı verilmeden önce ara kararla katılma kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekirdi ancak bu husus sonuca etkili değildir). Verilen düşme kararının, niteliği itibariyle temyize tabi hüküm olduğu açıktır. Ancak, yukarıda yer verilen kanun hükümleri ve Yargıtayın yerleşmiş uygulamasına göre, müşteki Ü… A.Ş.’nin açılan davada şikayet hakkı bulunmamaktadır. Müşteki vekilinin verilen düşme kararını temyiz etmesi üzerine, yerel mahkemece, CMUK’nun 315. maddesine göre bu talebin reddine karar verilmesi gerekiyordu. Bu kararın verilmemesi, Yargıtayın temyiz tabebini CMUK’nun 317. maddesi uyarınca süre ve temyiz hakkı yönünden ön incelemeye tabi tutmasına engel olmadığı gibi, verilen düşme kararının doğru olması da bu ön incelemenin yapılmasına engel değildir. Aksine davanın esasına ilişkin olarak verilen karar ne olursa olsun, bu kararın incelenip onanması veya bozulması için öncelikle CMUK’nun 317. maddesindeki temyizin reddini gerektiren şartların bulunmaması gerekir.
Bu gerekçelerle müşteki vekilinin temyizinin CMUK’nun 317. maddesi uyarınca reddedilmesi gerektiğini düşündüğümden, sayın çoğunluğun, temyiz talebinin kabulü ile yerel mahkemenin düşme kararının onanmasına ilişkin kararına katılamıyorum.