Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2015/11258 E. 2015/5537 K. 13.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/11258
KARAR NO : 2015/5537
KARAR TARİHİ : 13.10.2015

Tebliğname No : 7 – 2012/287270
MAHKEMESİ : Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 06/03/2012
NUMARASI : 2010/718 (E) ve 2012/93 (K)
SUÇ : Marka Hakkına Tecavüz

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Sanığın tekerrüre esas alının mahkumiyetinin “karşılıksız çek keşide etme”fiiline ilişkin olması, hükümden sonra, 5941 sayılı Kanun’da 03/02/2012 tarihli ve 28193 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6273 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile” karşılıksız çek keşide etme fiilinin suç olmaktan çıkarılması nedeniyle, bu fiille ilgili mahkumiyetinden dolayı sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,
2- Sanığın sabıka kaydında bulunan kasıtlı suça ilişkin hükümlülüklerinin bir kısmının karşılıksız çek keşide etme suçuna ilişkin olduğu, diğer hükümlülüğünün de silinme koşullarının oluştuğu ve sanığın sabıkasında bulunan ilamların sanık hakkında CMK’nın 231. maddesinin uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği gözetilerek,
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararı aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi” ve diğer objektif ve sübjektif koşulların varlığı halinde, CMK’nın 231/5. madde ve fıkrası gereğince, sanık hakkında aynı Kanunun 231/6-c maddesi de değerlendirilerek tespit edilen söz konusu zararın giderilmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği anlaşılmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 sayılı kararında; “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından biri olan zarardan kast edilen maddi zarar olup, bu zararın belirlenmesinde teknik bilgiye ihtiyaç duyulmayan hallerde hakim, kanaat verici basit bir araştırma yaparak zararı belirlemelidir.” denilmektedir
Bu ilkeler çerçevesinde her olaya özgü ayrı değerlendirme yapılarak, maddi zararın kanaat verici basit bir araştırma ile tespit edilebilmesi gerekir. Dosya kapsamından katılanın marka hakkının ihlali suretiyle meydana gelen zararın basit bir araştırma ile tespit edilebilecek zarar niteliğinde olmadığı ve dosyaya yansıyan katılanın tespit edilmiş bir zararı bulunmadığı gözetilmeden mahkemece “sanığın müdahil firmanın zararını karşılamadığı” gerekçesiyle sanık hakkında CMK’nın 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
3- Sanığın aynı suçu birden fazla müştekiye karşı tek bir fiille işlediği dikkate alınarak,sanık hakkında zincirleme suça ilişkin 5237 Sayılı Kanun’un 43/2 maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanık ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 13/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.