Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2015/11223 E. 2015/5525 K. 13.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/11223
KARAR NO : 2015/5525
KARAR TARİHİ : 13.10.2015

Tebliğname No : 7 – 2012/305936
MAHKEMESİ : Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 26/06/2012
NUMARASI : 2011/338 (E) ve 2012/701 (K)
SUÇ : Marka Hakkına Tecavüz

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Suça sürüklenen F.. C.. hakkında verilen beraat kararına karşı yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde,
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Dosya kapsamından, sanıkların aşamalardaki beyanlarından ve 25/03/2011 tarihli arama ve el koyma tutanağından, iş yeri sorumlusunun suça sürüklenen çocuk F.. C.. olması karşısında; iş yerinde eleman olarak çalışan sanık Müşerref’in suça sürüklenen çocuk Ferat’ın bilgisi ve iradesi dışında mal alıp satmasını bilmemesinin mümkün olmayacağı, suça sürüklenen Ferat’ın mahkemedeki savunmasında, sanık Müşerref’e satın aldığı ürünlerin faturalarının nerede olduğunu sorduğunu, olmadığını öğrenince çok kızdığını beyan ettiği gözetildiğinde iş yerine alınan ürünlerden haberdar olduğunu, tevil yollu ikrar ettiği tespit edilmekle, suça sürüklenen çocuk Ferat hakkında mahkumiyet yerine yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA,
2- Sanık M.. A.. hakkında verilen mahkumiyet kararına karşı yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde,
a- 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararı aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi” ve diğer objektif ve sübjektif koşulların varlığı halinde, CMK’nın 231/5. madde ve fıkrası gereğince, sanık hakkında aynı Kanunun 231/6-c maddesi de değerlendirilerek tespit edilen söz konusu zararın giderilmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği anlaşılmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 sayılı kararında; “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından biri olan zarardan kast edilen maddi zarar olup, bu zararın belirlenmesinde teknik bilgiye ihtiyaç duyulmayan hallerde hakim, kanaat verici basit bir araştırma yaparak zararı belirlemelidir.” denilmektedir.
Bu ilkeler çerçevesinde her olaya özgü ayrı değerlendirme yapılarak, maddi zararın kanaat verici basit bir araştırma ile tespit edilebilmesi gerekir. Dosya kapsamından katılanın marka hakkının ihlali suretiyle meydana gelen zararın basit bir araştırma ile tespit edilebilecek zarar niteliğinde olmadığı ve dosyaya yansıyan katılanın tespit edilmiş bir zararı bulunmadığı gözetilmeden mahkemece “sanığın müdahil firmanın zararını karşılamadığı” gerekçesiyle sanık hakkında CMK’nın 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
b- Aynı suçu birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlediği dikkate alınarak, sanık hakkında zincirleme suça ilişkin 5237 sayılı Kanun’un 43/2. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcısı’nın temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 13/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.