Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2015/106 E. 2015/6682 K. 05.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/106
KARAR NO : 2015/6682
KARAR TARİHİ : 05.11.2015

Tebliğname No : KYB – 2014/387278

3213 sayılı Maden Kanunu’na muhalefet eyleminden dolayı S.. Y.. hakkında, anılan Kanun’un 12/5. maddesi gereğince Mersin İl Özel İdaresi İmar İnşaat Daire Başkanlığının 16/12/2009 tarihli ve 22590 sayılı kararı ile uygulanan 114.355,00 Türk lirası idari para cezasına yönelik başvurunun kısmen kabulü ile idari para cezası miktarının 68.613,12 Türk lirası olarak düzeltilmesine dair Mersin 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 17/05/2013 tarihli ve 2010/48 değişik iş sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Mersin 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/07/2013 tarihli ve 2013/248 değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 24/11/2014 gün ve 70479 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02/12/2014 gün ve KYB.2014-387278 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, 16/10/2008 tarihinde Mersin İl Jandarma Komutanlığına bağlı kolluk görevlilerince Mersin İli Merkez Akdeniz İlçesi Hebilli Köyü Kumboğazı Mevkii 171 nolu parsel üzerinde bulunan kum ocağında kabahatli S.. Y..’ün ruhsatsız olarak kum çıkarıp sattığı yönünde tutanak tutulduğu, akabinde 28/10/2008 tarihli bilirkişi raporu ile kabahatlinin kum çıkardığı alan 992,50 m2, ortalama derinlik 3 m ve çıkarılan kum yaklaşık 2.978,00 m3 olarak hesaplandığı, bu hesaplamaya istinaden de Mersin İl Özel İdaresi İmar İnşaat Daire Başkanlığı tarafından 16/12/2009 tarihli ve 22590 sayılı karar ile 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 12/5. maddesi gereğince ruhsatsız çıkarıldığı iddia edilen kumun ocak başı satış bedelinin 5 katı tutarı olarak 114.355,00 Türk lirası idari para cezası uygulandığı, kabahatli vekili tarafından idari para cezasına itiraz edilmesi üzerine nihai olarak Mersin 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 17/05/2013 tarihli ve 2010/48 değişik iş sayılı kararı ile, idari para cezasının esas itibari ile doğru olduğu ancak dayanak kanun maddesi olan 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 12/5. maddesinin 24/06/2010 tarihinde yayımlanan 5995 sayılı kanunun 6. maddesiyle değiştirildiği, buna göre idari para cezası miktarının kaçak kumun ocak başı satış bedelinin 5 katı değil 3 katı olması gerektiği gerekçesi ile idari para cezasının miktarı düşürülerek başvurunun kısmen kabulüne karar verildiği, bu karara yönelik kabahatli vekili tarafından yapılan itirazın da merciince reddedilerek kararın kesinleştiği anlaşılmakla,
1- Her ne kadar Mersin İl Özel İdaresi tarafından hazırlattırılan 28/10/2008 tarihli bilirkişi raporu ile kabahatlinin kum çıkardığı alan 992,50 m2, ortalama derinlik 3 m ve çıkarılan kum yaklaşık 2.978.00 m.3 olarak hesaplanmışsa da, tespit edilen ruhsatsız üretim miktarının tamamının kabahatli tarafından gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği hususunun tereddüde yer vermeyecek şekilde belirlenmediği, idari para cezasına dayanak olan 16/10/2008 tarihli tespit tutanağında kabahatlinin kepçe olarak tabir edilen iş makinası ile kum ocağında kum çıkardığının tespit edildiği, ancak iddia edilen miktarda kum çıkarıp sattığını gösteren kamyon vb. taşıma aracı ve halihazırda çıkarılıp satışa hazırlanmış kum miktarının tespit edilmediği, sonradan düzenlenen 28/10/2008 tarihli bilirkişi raporunda hesaplanan 2.978,00 m3’lük miktarın hangi süreler içinde ve ne suretle kabahatli tarafından çıkarılıp satılmış olduğunun tespit edilmediği, kabahatli tarafından tespit amacı ile Mersin 2.
Sulh Hukuk Mahkemesine başvurulması üzerine düzenlenen 03/02/2009 ve 11/02/2009 tarihli bilirkişi raporlarında kabahatli tarafından kum çıkarılan alan 28 m2, ortalama derinlik 2,15 m ve çıkarılan kum yaklaşık 60,20 m3 olarak hesaplandığı, idari para cezasına yönelik başvuruyu inceleyen Mersin 3. Sulh Ceza Mahkemesince aldırılan 02/01/2012 tarihli ve 26/12/2013 tarihli bilirkişi raporlarında madenin kapatıldığı tarihten itibaren bütün ruhsatsız üretimlerin kabahatli tarafından yapıldığı ve kabahatlinin iddia edildiği gibi 2.978,00 m3 ruhsatsız kum çıkardığı yönünde somut tespitler yapılmadığı cihetle başvurunun kabul edilerek idari para cezasının kaldırılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde kısmen kabul kararı verilmesinde,
2- İdari para cezasının miktarında değişiklik yapılarak başvurunun kabulüne karar verilmişse de, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 28/9. maddesinde “İdari para cezasının alt ve üst sınırının kanunda gösterildiği kabahatler dolayısıyla verilmiş idari para cezasına karşı başvuruda bulunulması halinde, mahkeme idari para cezasının miktarında değişiklik yaparak da başvurunun kabulüne karar verebilir.” şeklinde düzenleme yer aldığı, somut olayda ise 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 12/5. maddesinde yer alan idari para cezasının alt ve üst sınırlarının belirlenmiş olmadığı, kabahat konusu maden miktarına göre nisbi idari para cezası söz konusu olduğu cihetle yazılı şekilde idari para cezası miktarında değişiklik yapılarak başvurunun kabulüne karar verilemeyeceği, kanun değişikliği gereği 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2 ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 5. maddeleri uyarınca kabahatlinin hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi için başvurunun kabul edilerek idari para cezasının kaldırılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde,isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
Kanun yararına bozma isteminin 1 nolu bölümünde belirtilen düşünce yönünden yapılan incelemede;
Olağanüstü kanun yolu olan ve öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozmanın amacı hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen kararların Yargıtay’ca incelenmesini, buna bağlı olarak da kanunların uygulanmasında ülke sathında birliğe ulaşmak, hakim veya mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkları toplum ve birey açısından hukuk yararına gidermektir.
Olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma müessesesinin konusunu oluşturabilecek kanuna aykırılık halleri, olağan kanun yolu olan temyiz nedenlerine göre dar ve kısıtlı tutulduğunda kesin hükmün otoritesi korunmuş olur.
26.10.1932 gün ve 29/12 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve bu karar esas alınmak suretiyle verilen Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Özel Dairelerin süreklilik arz eden kararlarında belirtildiği üzere, kabul edip etmemenin hakim veya mahkemenin takdirine bağlı olduğu istekler hakkında verilen kararlar ile kanıtların değerlendirilmesine ilişkin kararlar kanun yararına bozma konusu olamaz.
Mahkemece kanun yararına bozma isteminde ileri sürülen nedenler yönünden dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları ile diğer tüm delillerin tartışılıp takdir edilmek suretiyle karar verildiği ve delil takdiri yapılarak verilen kararlar aleyhine kanun yararına bozma yoluna gidilemeyeceğinden;
Kanun yararına bozma isteminin 2 nolu bölümünde belirtilen düşünceye gelince,
Yargıtay 7. Ceza Dairesince, 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 24/06/2010 tarihili Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5995 sayılı Kanun’un 6. maddesiyle değişik 12/5. maddesi uyarınca idari para cezası miktarının ocak başı satış bedelinin 5 katı değil 3 katı olması gerektiği yönündeki kanun yararına bozma istemleri üzerine verilen 06/02/2012
tarih ve 2011/8466 E, 2012/3211 K. ve 16/04/2013 tarih ve 2012/31300 E, 2013/9565 sayılı kararlarında ceza miktarlarının düşürülmesine karar verildiği ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca uygulanacak 5237 sayılı TCK’nın 7. maddesi hükmü nazara alındığında mahkemenin lehe kanun değişikliğini dikkate alarak daha düşük cezaya hükmetmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşıldığından;
Yerinde görülmeyen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 05/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.