YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/7920
KARAR NO : 2016/8218
KARAR TARİHİ : 23.05.2016
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, ….., 4604, 4625, 1607, 4609, 4611, 4615 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırmasız el koyma nedenine dayalı olarak bedelinin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme ile alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyle ki;
1-Kamulaştırma Yasası’nın 10. maddesi ile bedelin tespiti esaslarını düzenleyen 11. maddenin (g) bendi hükmüne göre; kamulaştırılacak taşınmazın arsa olarak kabulü halinde kamulaştırma (değerlendirme) gününden önceki özel amacı olmayan emsallerin satış değeri esas alınarak değerinin tespit edilmesi gerekir.
Bu esaslara göre gerçekçi ve doğru sonuçlara ulaşılabilmesi için; emsal alınan taşınmazın satış tarihinin değerlendirme tarihinden önce ve değerlendirme tarihine yakın bulunması, dava konusu taşınmaza örnek teşkil edebilecek nitelikte, dava konusu taşınmaz ile aynı veya yakın semtlerde bulunması, topografik yapısı, manzarası, konumu, üzerinde yapılabilecek inşaat ve katlar için izin ve ruhsat sınırları, yüzölçümleri, imar uygulamasına konu edilmiş olup olmadıkları, sokak, cadde veya şehir alanlarına cepheleri ve mesafeleri gibi yönlerden benzer ya da yakın özelliklere sahip bulunması gereklidir. …..ibi büyük şehirlerde yukarıda açıklanan bu özellikler itibarıyla dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihine yakın satış tarihli taşınmaz satışlarının bulunması mümkün olduğu halde hükme esas alınan bilirkişi raporunda, satış tarihinin 1991 olması nedeniyle aradan geçen uzun sürenin yanıltıcı sonuçlara götürebileceği de dikkate alınarak 443 ada 115 parselin satışının somut emsal alınması uygun değildir.
Bu nedenle mahkemece, taraflara yeni emsal bildirmeleri için imkan tanınması, gerektiğinde re’sen emsal getirtilmesi, dava konusu taşınmaza örnek teşkil edebilecek uygun emsal satışlar esas alınmak suretiyle değer biçilmesi gerekir.
Emsal kayıtlar tapu müdürlüğünden getirtildikten sonra bunun imar parseli olup olmadığı da sorulup saptanmalıdır. İncelenen emsal imar parseli olup da dava konusu taşınmazın bu nitelikte olmaması halinde, dava konusu taşınmazın yapılacak karşılaştırmadan sonra bulunacak değerinden, İmar Yasası’nın 18.maddesinin 2. fıkrası gözetilerek, düzenleme ortaklık payına tekabül edecek oranda indirim yapılması gerektiği de dikkate alınmalıdır.
….
2942 sayılı Yasa’nın 4650 sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi gereği emlak vergi değerlerinin de dava konusu taşınmazın emsalle karşılaştırılmasında gözönünde tutulması gerekir. Buna göre dava konusu taşınmaz ve emsallerin emlak vergisine esas tutulan asgari m² değerlerinin ilgili belediye başkanlığından 2005 yılı itibarıyla getirtilerek karşılaştırılması ve değerlendirmeye esas alınan oranlar fahiş ölçüde farklı olduğunda bu farklılık ve çelişkinin giderilmiş olması gerekir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın yer aldığı ilde emsal olabilecek özel amacı olmayan arsa satışlarının bulunmadığı düşünülemeyeceğinden uygun emsal araştırması yapılarak emsal kayıtları getirtilip yukarıda açıklandığı şekilde değerlendirme yapan ek rapor alınarak karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
2-El atılan taşınmazların ….. içinde oldukları tapu kayıtlarındaki şerhlerden anlaşıldığına göre bu kısıtlamanın kaçınılmaz olarak oluşturacağı değer kaybı oranının belirlenerek taşınmazın değerinde belirlenen oranda indirim yapılması gerektiğinin düşünülmemesi,
3-Dava konusu taşınmazların kullanım amacı, yüzölçümü ve geometrik şekli dikkate alındığında el koymadan arta kalan kısımlarında herhangi bir değer kaybı olmayacağı düşünülmeden, hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda her bir parselin artan kısımlarına % 20 değer kaybı verilerek yüksek bedel belirlenmiş olması,
4-Davaya konu taşınmazlarda malik olmayan davacılar yönünden ve davalı idare tarafından el konulmayan ancak davaya konu edilen taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
5-Bilirkişi raporuyla davaya konu edilen 4615 parsel sayılı taşınmazın 161.12m²’sine, 4614 parsel sayılı taşınmazın 102.73 m²’sine, 4598 parsel sayılı taşınmazın 57.85 m²’sine el atıldığı tesbit edilerek belirtilen yüzölçümleri üzerinden tazminat bedeli hesaplanarak davacı tarafa ödenmesine karar verildiği halde el konulan alanların davalı idare adına tesciline karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.