Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2015/8819 E. 2015/11035 K. 23.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/8819
KARAR NO : 2015/11035
KARAR TARİHİ : 23.06.2015

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, … İli … İlçesi … Köyü … (…) parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Mahkemece yapılan inceleme ve alınan rapor hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyle ki;
1-Aynı kamulaştırma nedeniyle yakın konumda bulunan aynı yol güzergahında yer alan … … ada … parsel sayılı taşınmaz hakkında … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 2012/267-2013/61 sayılı dosyasında değerlendirme tarihi 2012 yılı Mart ayı itibarıyla emsal olarak … … parsel incelemeye alınarak taşınmaza 223,00TL/m² değer tespit edilmiş ve bu bedel Dairemizce (2014/…-… sayılı onama) uygun bulunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise emsal olarak … … parsel incelemeye alınarak 2011 yılı Haziran ayı itibarıyla 123,50 TL/m² bedel tespit edilmiştir. Somut emsal olarak incelenen 2938 parselin taşınmazdan yaklaşık 10 km uzakta olması nedeniyle sağlıklı karşılaştırma imkanının bulunmadığı, yukarıda belirtilen dosyada aynı bölgeden alınan emsal ile yapılan değerlendirme arasında fahiş farklılık bulunduğu dikkate alındığında, hükme esas alınan raporda belirlenen bedelin taşınmazın gerçek değerini yansıtmadığı izlenimi uyandırmaktadır.
Bu nedenle, emsal olarak … parselin değerlendirmeye alınmak suretiyle yeniden hesaplama yapılması ve … ada … parselin tespit edilen bedelinin de dikkate alınarak karşılaştırılması suretiyle taşınmazın bedelinin tespiti için bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
2- Kamulaştırmadan arta kalan kısmın yüzölçümü ve geometrik şekli dikkate alındığında değer kaybı bulunmadığı gözetilerek değerlendirme yapılması gerekirken, kalan kısımda %10 oranında değer kaybı oluştuğu gerekçesiyle kamulaştırma bedelinin fazla tespit edilmesi,
3-Kabule göre de;
Dava konusu taşınmazın değerinin tesbitinde incelenen emsal imar parseli olup da dava konusu taşınmazın bu nitelikte olmaması halinde, dava konusu taşınmazın yapılacak karşılaştırmadan sonra bulunacak değerinden, İmar Yasası’nın 18. maddesinin 2. fıkrası gözetilerek, düzenleme ortaklık payına tekabül edecek oranda indirim yapılması gerekir. Dairenin geri çevirme kararından sonra getirtilen belediye imar müdürlüğü ve tapu müdürlüğü yazılarına göre -hükme esas alınan bilirkişi kurul raporunda- somut emsal olarak incelenen … parsel sayılı taşınmazın imar parseli, dava konusu taşınmazın ise dava tarihi itibariyle kadastro parseli olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre bilirkişi kurulunca yapılan değerlendirmede, dava konusu taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılarak kamulaştırma bedelinin tespit edilmesi gerektiğinin düşünülmemiş olması,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
4-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tesbiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi’nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden de hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 23.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.