Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2015/5137 E. 2015/18517 K. 15.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/5137
KARAR NO : 2015/18517
KARAR TARİHİ : 15.12.2015

Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ : İzmir 15. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 25/12/2014
NUMARASI : 2013/608-2014/893

Dava dilekçesinde, babalığın tespiti, tazminat ve nafaka istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm kayyım vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
1-4721sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 301. maddesinde; ”Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler. Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır. Babalık davası, Cumhuriyet Savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir.” hükmü yer almaktadır. Aynı Yasanın 426. Maddesinde ise “Vesayet makamı, aşağıda yazılı olan veya kanunda gösterilen diğer hallerde ilgilisinin isteği üzerine veya resen temsil kayyımı atar: Ergin bir kişi, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri bir sebeple ivedi bir işini kendisi görebilecek veya bir temsilci atayabilecek durumda değilse, Bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa, Yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel varsa.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, davacı anne tarafından açılan davada küçük Kıvanç’ın gerçek babasının davalı M.. B.. olduğunun tespiti ile nafaka ve tazminat istendiği ve davanın Hazineye ihbarı sağlanmadan karara bağlandığı anlaşılmaktadır. Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler dikkate alındığında davanın Hazineye ihbarının sağlanmasından sonra tüm delillerin birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
2-4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 330. maddesine göre: “Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur.” 327/1.maddesinde ise “Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır.” hükmü

düzenlenmiştir. Evlilik dışı doğan çocuğun velayeti anaya ait ise de babanın da çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılması zorunludur. Mahkemece ana ve babanın sosyal ve ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, küçüğün ihtiyaçları Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir.
Buna göre, davalı babanın üzerine kayıtlı olduğu belirtilen taşınır ve taşınmaz malların dava açılmadan önce satıldığı iddiası da dahil olmak üzere davalının sosyal ekonomik durumu yeterince araştırılmamıştır. Bu kapsamda varsa taraf delilleri toplanarak ve küçük Kıvanç’ın özel eğitim alması gerektiği iddiası da araştırılarak, mahkemece, davalının taşınmaz malvarlığı açısından tapu müdürlüğüne, vergi kaydı yönünden vergi dairesine, sosyal güvenlik kaydı açısından Sosyal Güvenlik Kurumu’na, banka mevduatı açısından banka şubelerine, araç kayıtları açısından Emniyet Müdürlüğüne, ticaret kayıtları için ticaret sicil memurluğuna müzekkereler yazılarak sosyal ekonomik durumunun doğru şekilde tespiti gerekirken eksik inceleme ve araştırmaya dayalı karar verilmesi
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 15.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.