YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4954
KARAR NO : 2015/18071
KARAR TARİHİ : 08.12.2015
Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : Afyonkarahisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/11/2014
NUMARASI : 2013/749-2014/727
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-Kamulaştırma Yasasının 4650 sayılı Yasayla değişik 11. maddesinin birinci fıkrasının arazilere ilişkin (f) bendinde taşınmazın dava tarihindeki mevkii ve şartlarına göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden değerinin belirleneceği öngörülmekte olup bu yöntemle taşınmazın değerinin saptanmasında münavebeye alınacak ürünler yönünden sulu ya da kuru tarım arazisi niteliğinde olup olmaması önem taşıdığından; bilirkişi kurulu raporunda, dava konusu taşınmaz “şahıslara ait derin kuyulardan sulandığı nedeniyle sulu tarım arazisi” olarak değerlendirilmiş ise de; aynı taşınmaz hakkında acele el koyma dosyasında tanzim edilen bilirkişi raporunda “taşınmazın bulunduğu bölgede devlet sulaması olmadığı gibi şahıslara ait derin ve çakma kuyu olmadığı” belirtilerek kuru arazi niteliğinde kabul edildiği anlaşıldığından, sulama kaynağı hususunda çelişkiyi giderecek şekilde kuyunun nerede olduğu açıkça gösterilmeden, bilirkişi raporunda belirtilen sulamanın taşınmazın tamamında ve her mevsim için fiilen yeterli olup olmadığı, sulamanın özel bir pompalama ya da başka bir sistemle mi yapıldığı, başkasının taşınmazındaki bir kuyudan yapılıyor olması durumunda bu sulamanın daimi ve geçerli kabul edilebilmesi için kaynak üzerinde dava konusu taşınmaz lehine bir mükellefiyet kurulmuş olması gerektiğinden, bu hususun varlığı ve suyun yeterliliği vb. gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde araştırma yapılarak belirlenmeden, pompalama veya damla sulama yöntemi ile yapılan bir sulama varsa bunun için yapılacak giderlerin de üretim masraflarına ilave edilmesi gerektiği düşünülmeden bölgenin yaygın olarak derin kuyulardan sulama imkanı olması nedeniyle taşınmazı sulu veya sulanabilir tarım arazi olarak kabul edilmesi ve bu yönde düzenlenen bilirkişi kurulu raporuna dayalı hüküm kurulması,
2-Bilirkişi kurulunca münavebeye alınan ürünlerin 2013 yılı itibarıyla sulu şartlarda dekar başına asgari ve azami verimini, kilogram başına toptan satış fiyatını ve dekar başına ayrıntılı üretim giderini gösterir veri cetvelinin (gider kalemlerini tek tek açıklar biçimde) gıda, tarım ve hayvancılık il müdürlüğünden getirtilip raporun denetlenmemesi,
3-Dava konusu taşınmazın kullanım amacı, yüzölçümü ve geometrik şekli dikkate alındığında kamulaştırmadan arta kalan ve krokisinde “C” ile gösterilen 4.536,66 m²lik kısmında herhangi bir değer kaybı olmayacağı düşünülmeden, hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda bu kısım için de % 10 değer kaybı verilerek yüksek bedel belirlenmiş olması,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.