Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2015/4763 E. 2015/18053 K. 08.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4763
KARAR NO : 2015/18053
KARAR TARİHİ : 08.12.2015

T.C.
YARGITAY
18. Hukuk Dairesi

Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ : İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/09/2014
NUMARASI : 2012/506-2014/251

Dava dilekçesinde, eksik ödenen prim alacağının faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 01/08/1997-31/08/2012 tarihleri arasında Şekerbank T.A.Ş. çalışanı olarak aylık ücretlerinden davalı vakıf için prim (aidat) kesintisi yapılarak davalı vakfa yatırıldığını, 31/08/2012 tarihinde iş akdinin feshedildiğini, davacının yatırdığı primlerin geri ödemesi sırasında eksik ödeme yapıldığını, çalışanlara ödedikleri tutarların yasal faizi ile birlikte geri verilmesi gerektiğini belirterek yaptığı prim ödemelerinin ödeme tarihlerinden itibaren faizi ile birlikte şimdilik 5.000 TL.sinin davalıdan tahsilini istemiş, 27.11.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle de talebini 18.639,40 TL ye yükseltmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. HMK’nun 294.maddesinin 3 fıkrasında ise “Hükmün tefhimi herhalde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir.
Sonradan yazılan gerekçeli kararın, tefhim edilen kısa karara uygun olması gerekir. Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunması, 10.04.1992 gün ve 1991/7-1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince mutlak bozma nedenidir.
Somut olayda, taraflara tefhim edilen kısa kararda “… davacının davalıdan iş akdine son verilen 31/08/2012 tarihine kadar 38.978,12 TL asıl alacak ile 11.171,61 TL. işlemiş faizinin (toplam 50.149,73 TL.nin) davalıdan alınıp davacıya verilmesi gerektiğine ancak davalının 02/10/2012 tarihinde ödediği 48.969,64 TL.nin ödeme tarihi itibariyle borçtan mahsubuna, …”denildiği halde gerekçeli kararda “… davacının davalıdan iş akdine son verilen 31/08/2012 tarihine kadar 46.637,57 TL

./..

-2-
2015/4763-18053

asıl alacak ile 11.171,61 TL. işlemiş faizinin (toplam 57.809,36 TL.nin) davalıdan alınıp davacıya verilmesi gerektiğine ancak davalının 02/10/2012 tarihinde ödediği 48.969,64 TL.nin ödeme tarihi itibariyle borçtan mahsubuna, mahsuptan sonra kalan kısma yine yeni TTK.hükümleri uyarınca faiz işletileceğine, …” şeklinde hüküm kurularak çelişki yaratılmıştır. Bu durumda, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde usulün öngördüğü anlamda oluşturulmuş bir hüküm bulunmamaktadır.
Mahkemece yapılacak iş; dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulmasıdır. Yukarıda ayrıntılarıyla açıklanan biçimde usulün öngördüğü niteliklere haiz, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturmayacak şekilde bir hüküm kurulmaması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 08.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Karşılaştırıldı A.Ç.