Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2015/2221 E. 2015/15738 K. 03.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2221
KARAR NO : 2015/15738
KARAR TARİHİ : 03.11.2015

MAHKEMESİ : Bakırköy 8. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 06/11/2014
NUMARASI : 2013/995-2014/783

Dava dilekçesinde, davacının anne ve baba adının düzeltilmesine karar verilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
1-Davacı dava dilekçesinde, kendisinin gerçek anne ve babasının R.. A.. ile F.K olduğu halde nüfusa M.. T.. ve R.. T.. çocuğu olarak kaydedildiğini, bu kaydın gerçeği yansıtmadığını ileri sürerek M.. T.. ve R.. T.. hanesindeki nüfus kaydının iptali ile gerçek anne ve babasının R.. A.. ile F.K olduğunun tespiti ile buna uygun olarak nüfus kaydının düzeltilmesini istemiştir. Mahkemece dava, soybağının reddi olarak nitelendirilip hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 33. maddesi uyarınca olayları açıklamak taraflara hukuki niteleme hakime aittir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36.maddesinde; “Nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları, düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmî dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılır. Kayıt düzeltme davaları (..) nüfus müdürü veya görevlendireceği nüfus memuru huzuru ile görülür ve karara bağlanır.” 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 301.maddesinde; “Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler. Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır. Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir. 303.maddesinde ise; “Babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Ananın dava hakkı, doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer. Çocuk ile başka bir erkek arasında soybağı ilişkisi varsa, bir yıllık süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar. Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.” hükümleri yer almaktadır.

Somut olayda dava, davacının M.. T.. ve R.. T.. çocuğu olarak gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kaydının iptali ile gerçek annesinin R.. A.. ve gerçek babasının da F.K olduğunun tespiti ile buna uygun olarak nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir. Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler dikkate alındığında davacının gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan M.. T.. ve R.. T.. hanesindeki nüfus kaydının iptali ile gerçek annesi R.. A..’ın nüfusuna kaydına ilişkin ilk talebi nüfus kayıt düzeltme davası ve ikinci talep olan F.K’ın davacının gerçek babası olduğunun tespiti talebi ise babalık davasıdır.
Mahkemece davanın soybağının reddi olarak nitelendirilip hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç davanın niteliğine, dosya içeriğine uygun düşmemiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 303/2. maddesinde ”Çocuğa doğumdan sonra kayyım atanmışsa, çocuk hakkında bir yıllık süre, atamanın kayyıma tebliği tarihinde; hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar.” hükmü Anayasa Mahkemesi’nin 2010-71 Esas 2011-143 Karar ve 27.10.2011 tarihli kararı ile iptal edilmiş ve karar 07.02.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 303/4. maddesinde ise ”Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.” hükmü Anayasa Mahkemesi’nin 2011-116 Esas 2012-39 Karar ve 15.03.2012 tarihli kararı ile iptal edilmiş ve karar 21.07.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Mahkemece karar verilmesinden önce Türk Medeni Kanunu’nun 303/2. ve 303/4. maddeleri hakkındaki iptal kararları yürürlüğe girmiş olduğundan artık yasada çocuk için hak düşürücü süre bulunmamaktadır. Mahkemece işin esası incelenerek taraf delillerinin toplanması, DNA incelemesi yapılması ve sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile ret hükmü kurulması,
2-Davacının babası olduğu iddia edilen F.K’ı davaya dahil etmesi için (ölü ise mirasçılarını) davacı tarafa süre verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan yargılama yapılarak davanın usulden reddine karar verilmiş olması,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.