Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2015/17877 E. 2015/16618 K. 17.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/17877
KARAR NO : 2015/16618
KARAR TARİHİ : 17.11.2015

MAHKEMESİ : Ankara 7. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/09/2014
NUMARASI : 2014/866-2014/1303

Davanamede, derneğin kendiliğinden sona erdiğinin tespitine karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dava, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan davalı derneğin 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 87/5.maddesi gereğince olağan genel kurul toplantısının iki defa üst üste yapılamamış olması sebebiyle, kendiliğinden dağıldığının tespiti talebine ilişkindir. Mahkemece, davalı derneğin kendiliğinden sonra erdiğinin tespitine karar verilmiştir.
Türk Medeni Kanununun 87.maddesine göre; Dernekler, 1. Amacın gerçekleşmesi, gerçekleşmesinin olanaksız hale gelmesi veya sürenin sona ermesi, 2. İlk genel kurul toplantısının kanunda öngörülen sürede yapılmamış ve zorunlu organların oluşturulmamış olması, 3. Borç ödemede acze düşmüş olması, 4. Tüzük gereğince yönetim kurulunun oluşturulmasının olanaksız hale gelmesi, 5. Olağan genel kurul toplantısının iki defa üst üste yapılamaması halinde kendiliğinden sona erer; her ilgili, sulh hakiminden, derneğin kendiliğinden sonra erdiğinin tespitini isteyebilir.
Davacı sıfatı, kural olarak dava konusu hakkın sahibine aittir. Ancak özel kanun hükümleri ile bazı hallerde dava konusu hakkın sahibi olmayan üçüncü kişiye de dava açma hak ve yetkisi tanınmıştır. Bu haller istisnai niteliktedir ve ancak özel bir kanun hükmüne dayanabilir. Bu hallerden birisi de kamu yararı düşüncesi ile Cumhuriyet Savcılarına bazı hukuk davalarını açma hak ve yetkisinin tanınmış olmasıdır. Cumhuriyet Savcılarının görev ve yetkileri ile açabilecekleri özel hukuk davaları da dahil tüm davalar kanunda gösterilmiştir. Dolayısıyla, Cumhuriyet Savcıları dava açma hak ve yetkisini kanundan alır ve ancak kanunla verilmiş bu hak ve yetkiyi kullanarak dava açabilirler.
Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar dikkate alındığında Cumhuriyet Savcısının özel hukuk alanında dava açma hak ve yetkisinin sınırlı olduğu, bu yetkinin sınırının yine yetkiyi veren kanun ile düzenlendiği anlaşılmaktadır. Kanununun açıkça yetki vermediği bir konuda
Cumhuriyet Savcısının davaname ile dava açarak derneğin feshini istemesi durumunda, Cumhuriyet Savcısının kaynağını Anayasa’dan ve kanunlardan almayan bir devlet yetkisini kullanmış olacağı, diğer bir anlatımla bu şekilde dava açmakta yetkisiz olduğu da her türlü duraksamadan uzaktır.
Hal böyle olunca, davacı Cumhuriyet Savcılığının dava açma hakkı bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.