Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2015/17726 E. 2015/16080 K. 09.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/17726
KARAR NO : 2015/16080
KARAR TARİHİ : 09.11.2015

MAHKEMESİ : Afşin 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/07/2010
NUMARASI : 2008/1555-2010/341

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, llll Köyü 298 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile bir kısım davalılar vekili Av.M.T tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
A-Davacı vekilinin temyizi yönünden;
Mahkeme kararı davacı vekiline 18.08.2010 günü tebliğ edilmiş olup, temyiz dilekçesi 14.10.2010 günü temyiz defterine kaydedilmiştir. Bu durumda HUMK.nun 432. maddesi hükmünde öngörülen 15 günlük temyiz süresi geçmiş bulunduğundan 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas 1990/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca temyiz isteminin REDDİNE,
B-Bir kısım davalılar vekili Av.M.T.’ın temyizi yönünden ise;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-2942 Sayılı Yasanın 4650 Sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinin 1.fıkrasının (f) bendi uyarınca bilirkişi kurulu, arazi niteliğindeki taşınmazın kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini esas tutarak düzenleyeceği raporda, bedelin tespitinde etkili olacak bütün nitelik ve unsurları ve her unsurun ayrı ayrı değerini belirtmek suretiyle ve ilgililerin de beyanını dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak değerini tespit etmesi gerekmekte olup Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarında ise özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede münavebeye alınacak
ürünler için aynı Yasanın 4650 Sayılı Yasa ile değişik 15.maddesinin son fıkrasına göre kamulaştırma belgelerinin mahkemeye verildiği gün itibarıyla dekar başına elde edilecek ortalama verimine, üretim giderine ve toptan satış fiyatına ilişkin olarak ciddi istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen o yerdeki gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüğü verilerinin esas alınması aranmaktadır.

Bu sebeple, bilirkişi kurulunca münavebeye alınan ürünlerin değerlendirme tarihi olan 2008 yılı itibarıyla sulu şartlarda dekar başına ortalama verimine, toptan satış fiyatına ve dekar başına üretim giderine ilişkin veri listesine göre taşınmazın değerinin tespiti gerekirken, yasaya ve Yargıtay uygulamalarına uygun düşmeyecek şekilde şeker pancarı, buğday ve ayçiçeğinin son beş yıllık verim ortalamasının değerlendirmeye esas alınmak suretiyle taşınmazın değerinin eksik tespit edilmesi doğru görülmemiştir.
2-Bundan ayrı;
Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı Yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi’nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ile tescil davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla acele el koyma dosyasında dava açılmadan önce ödenen kısmın mahsubu ile mahkemece artırılan 236607,7 TL’nin dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği 25.04.2008 tarihinden karar tarihi olan 23.07.2010 tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden bu yönden de mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
Mahkemece bilirkişi kurulundan bozmanın 1. bendinde açıklanan hususları karşılayan ek rapor alınmalı ve hükmü temyiz eden davalıların payı dikkate alınarak davacı lehine oluşan usuli kazanılmış haklar ve bozmanın 2. bendinde açıklanan hususlar da gözetilerek karar verilmelidir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 09.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.