Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2015/15330 E. 2015/16000 K. 09.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/15330
KARAR NO : 2015/16000
KARAR TARİHİ : 09.11.2015

MAHKEMESİ : Türkoğlu Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/06/2013
NUMARASI : 2012/215-2013/190

Dava dilekçesinde, …… Mevkii 230 parsel sayılı taşınmazın Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de alınan rapor hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyle ki;
1-Dava konusu taşınmazın geri çevirme kararı ile dosya arasına alınan belediye başkanlığının 02.02.2015 tarihli yazısında; 03.01.2013 gününde kesinleşmiş 1/1000 ölçekli uygulama imar planı içine alındığı belirtilmiştir. Buna göre davaya konu taşınmazın dava (29.06.2012) tarihinden önce 1/1000 uygulama imar planında bulunup bulunmadığının sorulması, bu tarih itibariyle kesinleşmiş imar planı içinde olmadığının anlaşılması halinde ise, belediye veya mücavir alan sınırları içinde olup olmadığının, belediye ve altyapı hizmetlerinden (yol, su, elektrik, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vd. gibi) yararlanıp yararlanmadığının, özellikle etrafının meskûn olup olmadığının, taşınmaz belediye nazım imar planı içinde ise Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı uyarınca bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumunun, hangi amaçla plan kapsamına alındığının, yerleşim merkezlerine uzaklığının, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanaklarının, kullanma biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıklarının belediye başkanlığından sorularak araştırılması, gerekirse mahallinde yapılacak keşifle taşınmazın niteliğinin (arsa-arazi) belirlenmesi, arsa vasfında ise mahkemece tarafların vereceği ya da re’sen getirtilecek uygun emsaller Kamulaştırma Yasasının 11.maddesinin (h) bendindeki ilkeler doğrultusunda incelenip değer belirlenmesi, arazi vasfında ise aynı Yasanın 11.maddesinin (f) bendi gereğince değer tespiti yapılması gerekirken, taşınmazın niteliği tarla kabul edilerek eksik inceleme ile karar verilmesi,

Kabule göre de;
2-2942 Sayılı Yasanın 4650 Sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendi uyarınca bilirkişi kurulu, arazi niteliğindeki taşınmazın kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini esas tutarak bedelin tespitinde etkili olacak bütün nitelik ve unsurların ayrı ayrı değerini belirtmek suretiyle ve ilgililerin de beyanını dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmazın değerini tespit etmelidir. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarında ise özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede münavebeye alınacak ürünler için aynı Yasanın 4650 sayılı Yasa ile değişik 15. maddesinin son fıkrasına göre, kamulaştırma belgelerinin mahkemeye verildiği gün itibarıyla dekar başına elde edilecek ortalama verim, üretim gideri ve toptan satış fiyatına ilişkin olarak ciddi istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen o yerdeki gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüğü verilerinin esas alınması aranmaktadır.
Dosyada mevcut gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğü cetveline göre; buğdayın dekara masrafı 177 TL, 2.ürün mısırın 266 TL, pamuğun 372 TL, k.biberin ise 519 TL olduğu halde, hükme esas bilirkişi raporunda gerekçesi gösterilmeden sırası ile münavebeye alınan ürünlerin masraflarının 150 TL, 210 TL, 325 TL ve 650 TL alınmak suretiyle yanlış değer tespit edilmiş olması,
3-Dava konusu taşınmazın anayola ve T.C. Devlet Demiryollarına yakın olması, sanayi gelişme alanında bulunması gibi hususların tarım arazisi niteliğindeki taşınmazın değerinde en fazla %15 oranında objektif değer artışına neden olabileceği düşünülmeden, %50 oranında objektif değer artışı uygulayan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
4-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tesbiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi’nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce

açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla mahkemece tesbit edilen bedelden acele el koyma dosyası ile tesbit edilen bedel mahsup edilerek fark bedele dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden de hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönüne tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 09.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.