Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/9592 E. 2014/15520 K. 04.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9592
KARAR NO : 2014/15520
KARAR TARİHİ : 04.11.2014

MAHKEMESİ : Hacıbektaş Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/10/2011
NUMARASI : 2011/56-2011/125

Dava dilekçesinde, kayyım atanması istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının oğlu A.S.’un 2010 yılında vefat ettiğini, geriye gelini S.. S.. ve torunları Yusuf ve Ceylin’in kaldığını, Seval’in oğlundan kalan malları satma ihtimalinin olduğunu ve bu durumun torunlarının menfaatine aykırı olduğunu ileri sürerek torunlurı Yusuf ve Ceylin Sinop’a kayyım atanmayı talep etmiş, mahkemece davalının küçüklerin menfaatlerine halel getiren bir davranışının olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 397. maddesinde; vesayet makamının sulh hukuk mahkemesi; denetim makamının ise asliye hukuk mahkemesi olduğu, 419. maddesinde; vesayet makamının, gecikmeksizin vasi atamakla yükümlü olduğu, 403. maddesinde; kayyımın, belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanacağı, Medeni Kanunun vasi hakkındaki hükümlerinin, aksi belirtilmedikçe kayyım hakkında da uygulanacağı, 426. maddesinde; vesayet makamının, kanunda gösterilen hâllerde ilgilisinin isteği üzerine veya re’sen temsil kayyımı atayacağı, 427. maddesinde; vesayet makamının, bir tüzel kişinin gerekli organlardan yoksun kalması ve yönetiminin başka yoldan sağlanamaması halinde bir yönetim kayyımı atayacağı, 431. maddesinde ise; vasinin atanması usulüne ilişkin kuralların, kayyım ve yasal danışmanın atanmasında da uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 6. maddesinde; sulh hukuk mahkemelerinin, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile diğer kanunlarda belirtilen görevleri yerine getireceği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 450. maddesinde; 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ek ve değişiklikleri ile birlikte tümüyle yürürlükten kaldırıldığı, 447. maddesinde ise; mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamaların, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı, aynı Kanun’un “görevin belirlenmesi ve niteliği” başlıklı 1. maddesinde; mahkemelerin görevinin, ancak kanunla düzenleneceği, göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu, 114/1-c maddesinde; mahkemenin görevli olmasının dava şartı olduğu hükme bağlanmıştır.
Somut olayda; davacının oğlunun ölümüyle geriye kalan ve anneleri S.. S..’un velayeti altında bulunan küçükler Yusuf ve Ceylin’in menfaatlerinin anneleri tarafından ihlal edilecek şekilde oğlundan miras olarak kalan taşınmazları ve taşınır malları satma ihtimalinin bulunduğu iddiasıyla küçük Yusuf ve Ceylin’e kayyım atanmayı talep etmiş, mahkemece yukarıda anlatılan hususlur gözönüne alınarak görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan nedenler göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde bulunmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen Geçici 3. maddesindeki atıf nedeniyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine,, 04.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.