Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/9158 E. 2014/10289 K. 10.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9158
KARAR NO : 2014/10289
KARAR TARİHİ : 10.06.2014

MAHKEMESİ : Foça Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/12/2012
NUMARASI : 2012/29-2012/315

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
1-Kamulaştırma Yasasının 15. maddesinin son fıkrasında, bilirkişilerce aynı Yasanın 11. maddesinin (f) bendi hükmü gözetilerek yapılacak değer tespitinde, idarece belgelerin mahkemeye verildiği günün (dava tarihi) esas tutulacağı öngörülmüştür. Buna göre dava tarihi olan 2012 yılına ait veriler esas alınarak kamulaştırma bedeli tespit edilmesi gerekirken 2011 yılı verilerine göre hesap yapan bilirkişi raporunun hükme esas alınması,
2-Dava konusu taşınmazın Yenifoça yerleşim yerine yakın, İzmir-Yeni Foça karayoluna cepheli, denize yakınlığı, turizm bölgesi olması gibi hususların taşınmazın değerinde %200 oranında objektif değer artışına neden olabileceği düşünülmeden bu oranın %30 uygulanması sonucunda düşük değer belirleyen bilirkişi kurulu raporuna itibarla karar verilmesi,
3-Gerekçeli kararda açıkça tespit edilen kamulaştırma bedelinin belirtilmeden gerekçeli kararın 3.paragrafında “16/07/2012 tarihli raporda belirlenen bedelin kamulaştırma bedeli olarak tespitine“ şeklinde hüküm kurulmuş olması,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
4-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.