Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/9023 E. 2014/16951 K. 25.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9023
KARAR NO : 2014/16951
KARAR TARİHİ : 25.11.2014

MAHKEMESİ : Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/02/2014
NUMARASI : 2012/605-2014/34

Dava dilekçesinde, kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı olarak taşınmaz bedelinin tahsili için açılan ilk davada saklı tutulan bölümün faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece N.. B.. hakkında açılan davanın reddine, Milli Eğitim Bakanlığı yönünden açılan davanın ise kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı Milli Eğitim Bakanlığı vekilince temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dava, kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı olarak taşınmaz bedelinin tahsili için açılan ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı Milli Eğitim Bakanlığı vekilince temyiz edilmiştir.
Yapılan incelemede; asıl dava olan Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/759 Esas -2012/458 Karar sayılı dosyasında, davacılar tarafından dava konusu taşınmazla ilgili kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı olarak tazminat isteminde bulunulduğu, taşınmaza fiilen el atılmadığı, imar planında lise alanı olarak belirlenmesinden dolayı mülkiyet hakkının kısıtlandığı gerekçesiyle mahkemece taleple bağlı olarak 10.000,00 -TL üzerinden taşınmaz bedelinin ödenmesine karar verildiği, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu taşınmaza fiilen el atılmadığından dolayı ilk davada saklı tutulan bedel için yapılan yargılamada;
Somut olayda idarenin icra yetkisini hukuka aykırı olarak kullanması olarak nitelendirilebilecek fiili el atma durumu söz konusu olmadığına göre, uygulamada 3194 sayılı İmar Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca tek yanlı idari işlemle düzenlenen imar planları ve bu planlara dayanılarak yapılan işlemlerin idari nitelik taşıdığı, söz konusu imar planlarının zamanında uygulamaya geçirilmemesi durumunun da idari eylem olarak nitelendirilmiş olup, buna benzer uyuşmazlıklarla ilgili olarak açılan davalarda, görev itirazında bulunulması ve olumlu görev uyuşmazlığı çıkması üzerine durumun Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından değerlendirildiği ve 09.04.2012 gün 2011/238E.–2012/63K. ve 2012/41 E- 2012/77 K. sayılı kararlarında fiili el atmanın bulunmadığı durumlarda idari yargı yerinin görevli bulunduğuna karar verildiği anlaşılmıştır.
Ayrıca 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun değiştirilen Geçici 6. maddesinin 10. fıkrasında da “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 03/05/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır.” hükmü getirilmiştir.
Her ne kadar asıl dava adli yargıda görülüp karar verilmişse de mahkemelerin görevine ilişkin hususlar kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında resen gözetilir ve asıl davada dikkate alınmaması ek davada da dikkate alınmamasını gerektirmez.
Bu nedenlerle; dava konusu taşınmazın, genel ve düzenleyici bir işlem olan imar planıyla kamu hizmetine özgülenmesinden ve bu planda öngörülen kamulaştırma işlemlerinin zamanında yapılmamasından kaynaklandığının kabulü ile idari işlem ve eylemden doğan zarara ilişkin davanın Uyuşmazlık Mahkemesi kararı ve sonradan yapılan yasal düzenleme dikkate alınarak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümleri uyarınca idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-b ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 25.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.