Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/8655 E. 2014/11156 K. 23.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8655
KARAR NO : 2014/11156
KARAR TARİHİ : 23.06.2014

MAHKEMESİ : Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/05/2013
NUMARASI : 2012/41-2013/308

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme sonucu alınan bilirkişi kurulu raporu hükme yeterli değildir.
Şöyle ki;
1-Kamulaştırma Yasasının 11. Maddesi uyarınca; bedel tespit davalarında öncelikle kamulaştırılan taşınmazın değerlendirme tarihindeki vasfının (arsa veya arazi) belirlenmesi arsa vasfında ise değerlendirme tarihinden önce özel amacı olmayan emsal satışlara göre, arazi vasfında ise değerlendirme tarihindeki mevki ve şartlar dikkate alınarak olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri esas alınmak suretiyle değerinin belirlenmesi gerekir. Dosya içerisindeki belediye başkanlığının 13.07.2012 tarihli yazısında dava konusu taşınmazın bir kısmının 1/1000 ölçekli uygulama imar planında yolda, bir kısmının da 1/5000 ölçekli nazım imar planında tarımsal niteliği korunacak alanda kaldığı bildirilmiş ise de, belediye veya mücavir alan sınırlarında olup olmadığı, taşınmazın çevresinin meskûn olup olmadığı ile belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı konularında bilgiye yer verilmemiş, mahkemece belediyenin yeterli bilgiyi içermeyen yazısı ve bilirkişi kurulunun soyut beyanları esas alınarak taşınmaz arsa niteliğinde kabul edilmiştir.
Oysa ki; Bakanlar Kurulunun Yargıtay’ca kısmen benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, belediye ve mücavir alan sınırları içinde kalan bir taşınmazın arsa niteliğinde kabulü için, uygulamalı (genelde 1/1000 ölçekli) imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmış yerlerde bulunması esastır. Aynı karara göre, imar planında yer almayan bir taşınmazın arsa sayılabilmesi için ise, belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber belediye hizmetlerinden (belediyece meskûn olduğu için veya meskûn hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vs.) yararlanan ve meskûn yerler arasında yer alması gerekir.
Taşınmaz belediye nazım imar (1/5000 ve daha büyük ölçekli) planı içinde ise, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı uyarınca, bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumu, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanakları, belediye merkezine uzaklığı, kullanım biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıkları da değerlendirilmek üzere araştırılmalıdır.
Bu hususlar belediye başkanlığından ve diğer ilgili mercilerden sorulup alınacak cevap yazılarına göre taşınmazın arsa niteliğinde olup olmadığı yeterince tespit edilmeden arsa olarak değerlendiren rapora göre hüküm kurulması,
Kabule göre de;
2-2942 Sayılı Yasanın 11. maddesinin (d) bendi gereğince emlak vergi değerlerinin de dava konusu taşınmaz ile emsalin karşılaştırılmasında göz önünde tutulması gerekir. Bu itibarla dava konusu taşınmazların ve emsalin emlak vergisine esas tutulan asgari m² değerlerinin oranı ile bilirkişi raporunda değerlendirmeye esas alınan oran birbirinden fahiş ölçüde farklı olduğunda bu farklılık ve çelişki giderilmelidir. Dosya içine getirilen kayıtlara göre 2012 yılında dava konusu . .) parsel sayılı taşınmaz ile emsal alınan.parsel sayılı taşınmazın emlak vergisine esas değerleri aynı olup, 171,76 TL dir. Buna göre dava konusu taşınmazın emsalle en azından eş yada yakın değerde olabileceği kabul edilerek değerlendirme yapılabileceği düşünülmeden dava konusu taşınmazın emsalden %80 daha değerli kabul edilerek vergi değerlerine ters düşecek şekilde fahiş bedel belirleyen bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.