Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/816 E. 2014/2627 K. 18.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/816
KARAR NO : 2014/2627
KARAR TARİHİ : 18.02.2014

MAHKEMESİ : Salihli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 07/03/2013
NUMARASI : 2012/250-2013/206

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
1-2942 Sayılı Yasanın 4650 Sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendi uyarınca, arazi niteliğindeki taşınmazın kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini esas tutarak düzenleyeceği, bedelin tespitinde etkili olacak bütün nitelik ve unsurları ve her unsurun ayrı ayrı değerini belirtmek suretiyle ve ilgililerin de beyanını dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak değerini tespit etmelidir. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarında ise, özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede münavebeye alınacak ürünler için aynı yasanın 4650 sayılı Yasa ile değişik 15. maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca, kamulaştırma belgelerinin mahkemeye verildiği gün itibarıyla dekar başına elde edilecek ortalama verim, üretim gideri ve toptan satış fiyatına ilişkin olarak ciddi istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen o yerdeki gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüğü verilerinin esas alınması aranmaktadır.
Dosya içerisinde yer alan Salihli İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün 09.10.2012 tarih ve 3086 sayılı yazısı ile münavebeye alınan buğday, saman, mısır ve ası mısırın sulu şartlardaki 2012 yılına ait veri cetveli ile geri çevirme kararı üzerine dosyaya getirtilen Salihli İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün 16.12.2013 tarih ve 4545, 02.01.2014 tarih ve 5311 sayılı yazılar ekinde yer alan cetveller arasında münavebeye alınan ürünlerin dekar başına ortalama verimi, üretim gideri ve ortalama toptan satış fiyatları arasında çelişki bulunmaktadır.
Saptanan bu durum karşısında mahkemece dosya içerisinde yer alan cetveller gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğüne gönderilip çelişkinin nereden kaynaklandığı sorularak, çelişkinin giderilmesinden sonra, bilirkişi kurulunca münavebeye alınan buğday, saman, mısır ve ası mısırın 2012 yılı itibarıyla sulu şartlardaki dekar başına asgari ve azami verimi, üretim gideri ile kg başına toptan satış fiyatlarını gerçekçi istatistiki bilgilere ve bilimsel esaslara dayalı olarak belirleyen veri cetvelinin gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğünden getirtilerek bilirkişi raporundaki değerlerin bu verilere uygunluk sağlayıp sağlamadığının denetlenmesi ve gerekirse verilere uygunluk sağlayan ek raporlar alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinin dikkate alınmaması,
2-Dava konusu taşınmazların açık tarım arazisi olarak tespit edilen bölümleri ile ilgili olarak yapılan net gelir hesabında bilirkişi heyeti tarafından 1. yıl buğday, mısır ( bir yılda iki ürün) , 2. yıl ası mısırın alınarak 1. yılda araziye ekileceği kabul edilen ürünlerin %25’inin, 2. yıl ekileceği kabul edilen ürünün ise %50’sinin alınmak suretiyle taşınmazın bedeli tespit edilmiştir. İklim koşullarının elverdiği bazı yörelerde bir ürün hasat edildikten sonra toprak yeniden hazırlanıp hemen ikinci uygun ürün ekilebilmektedir. Bir yılda birden fazla ürün alınma imkanı bulunan yerlerde ülke genelinde bir yıldaki ikinci ürünün hazırlık ve yetiştirme süreleri de dikkate alındığında yılı aşan süre gerektiği de gözetilerek iki yılda üç ürün veya üç yılda dört ürün münavebesi uygulanarak değerlendirme yapılması gerekmektedir. Buna göre, bilirkişi kurulu tarafından bir yılda iki ürün ekilebileceği gözetilerek iki yılda üç ürün münavebeye alınmak suretiyle değerlendirme yapıldığına göre, ürünlerin net gelirleri toplamının ikiye bölünerek hesaplama yapılması gerekirken 1. yılın %25’i, ikinci yılın %50’si alınarak değerlendirme yapılması,
3-Dava konusu taşınmazın dava sırasında ifraz edilerek 4897, 4898 ve 4899 sayılı parsellerin oluştuğu, davacı vekilinin 13.12.2012 tarihli dilekçesi ile 4898 parselin davacı idare adına tescili ile terkinini talep etmesine, bilirkişi heyeti tarafından 4898 parselde davalı hissesine ait bedelin belirlenmesine ve mahkemece de bu bedele hükmedilmesine karşın, bu parseldeki davalı payının iptali ile davalı adına tesciline ve yol olarak terkinine karar verilmesi gerekirken 4897 parselin de tapusunun iptali ile davalı adına tesciline ve yol olarak terkinine karar verilmesi,
4-Davanın mahiyeti gereği davada kendisini vekille temsil ettiren davacı idare lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
5-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 18.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.