Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/7738 E. 2014/16662 K. 20.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7738
KARAR NO : 2014/16662
KARAR TARİHİ : 20.11.2014

MAHKEMESİ : İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/11/2013
NUMARASI : 2013/320-2013/587

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve bir kısım davalılar vekili Av.Yahya Yılmaz tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-Dava konusu taşınmaz, üzerinde kat irtifakı kurulan tamamlanmış ve iskan edilmiş bir yapının bağımsız bölümleridir
Tamamlanmış ve iskan edilmiş yapılarda da uygulanması gereken 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 46. maddesinin son fıkrası “anataşınmazın arsası ile birlikte kamulaştırılması halinde her bağımsız bölümün kamulaştırma bedeli, bağlantılı bulunduğu arsa payı ile eklentileri de gözönünde tutularak ayrı ayrı takdir olunur” hükmünü içermektedir. Böyle olunca anayapının arsasına 2942 sayılı Kanunun 11. maddesinin 3. fıkrasının (g) bendi gözönünde tutularak kamulaştırma gününden önce özel amacı olmayan emsal satışlara yapılara da aynı maddenin (h) bendi gereğince Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yayımlanmış, kamulaştırma tarihindeki resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını gösteren listelerine göre (yıpranma payı da düşülerek) değer verilip, ayrıca (i) bendi hükmü uyarınca bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüler de dikkate alınarak kamulaştırma karşılığının yasal biçimde belirlenmesi gerekir.
Buna göre, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda arsa ile anayapının (ortak yerleri içerir biçimde) değerleri hesaplandıktan sonra, arsa payına düşen miktarı esas alınarak bağımsız bölümün karşılığı bedel tespit edilir. Şayet o bağımsız bölümün yapısında değeri etkileyecek özellik ve nitelikte diğer bağımsız bölümlerden farklı ilaveler varsa, bunların da gözönünde tutulması gerekir. Yukarıda açıklanan hususlara göre kamulaştırma bedelinin tespiti gerekirken, bilirkişi kurulunca bu esaslara uygun değerlendirme yapılmadan rapor düzenlenmesi,
2-Dava konusu taşınmaz ile emsal alınan .. ada ..parsel sayılı taşınmazın, bulundukları cadde veya sokak bazında 2013 yılı itibariyle emlak vergisine esas olmak üzere tespit edilmiş olan asgari m² değerlerinin emlak beyanının belediye başkanlığından araştırılmaması,
3-Dava konusu .. ada..parsel sayılı taşınmazın 28.06.2013 olan değerlendirme, emsal alınarak incelenen .. ada .. parsel sayılı taşınmazın ise 16.05.2003 olan satış tarihleri itibariyle; imar uygulaması sonucu oluşan imar parselleri olup olmadıklarına ve imar uygulaması görmüşlerse düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğine ilişkin belgelerin belediye imar ve tapu müdürlüğünden getirtilip incelenmeksizin karar verilmesi,
4-Dava konusu taşınmazın tapu kaydında T.. A.. hissesinde yer alan haciz kaydının, kamulaştırma bedeline yansıtılmaması,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
5-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden de hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 20.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.