YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7717
KARAR NO : 2014/10601
KARAR TARİHİ : 16.06.2014
MAHKEMESİ : Konya 3. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 18/06/2013
NUMARASI : 2008/267-2013/527
Dava dilekçesinde, Merve, Zeynep ve Hilmi’nin davacının çocukları olmadığının tespiti ile soybağının reddi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalı Şerife’nin boşandığını, müşterek çocukların davacıdan olmadığını müvekkilinin daha önce değişik kişilerden duyduğunu, en son DNA testi istediklerini davalının yanaşmadığını, her ne kadar süre geçse de bu durumun kamu düzenini ilgilendirdiğini ileri sürerek Çocuklar M.S., Z. B. ve H.F. ile davacı arasında olan soybağının reddine karar verilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 289. maddesinde: “Koca, davayı, doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl içinde açmak zorundadır. Çocuk, ergin olduğu tarihten başlayarak en geç bir yıl içinde dava açmak zorundadır. Gecikme haklı bir sebebe dayanıyorsa, bir yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar.” hükmü yer almaktadır.
Dosyadaki bilgi be belgelerden; davacı ile davalı Şerife’nin 26.06.1981 tarihinde evlendikleri, 15.06.1989 tarihinde M. S.in, 23.04.1991 tarihinde Z. B.’nun, 10.07.1998 tarihinde H.F.ın doğduğu, tarafların 31.03.2003 tarihinde boşandıkları, boşanma davasında 24.09.2002 tarihli oturumda davacı Nebi tarafından Şerife’nin Saim isimli biri ile gayrimeşru yaşadığının belirtildiği, 31.07.2001 tarihli dilekçede yine benzer ifadeler kullanıldığı, Şerife’nin başka erkeklerle ilişkisi olduğunun davacı Nebi’ye tanık Hürü(Selin) tarafından söylendiğinin belirtildiği, nafaka arttırım davasında da davacı Nebi’nin de hazır olduğu 31.08.2006 tarihli oturumda tanık Gülşen tarafından müşterek görünen üç çocuğun babasının Nebi olmadığının beyan edildiği, davacı Nebi tarafından 18.03.2008 tarihinde soybağının reddi davasının açıldığı, dava dilekçesinde de her ne kadar süre geçse de bu durumun kamu düzenini ilgilendirdiğinin ileri sürüldüğü, bu duruma göre davacı Nebi’nin M. S., Z.B. ve H.F.isimli çocukların kendisinden olmadığını öğrendiği tarihin 2002 yılı olduğu anlaşılmaktadır.
Kanunda öngörülen süre hakdüşürücü süre olup, hakim tarafından resen dikkate alınması gerekir.Davacı, gecikmeyi haklı kılan bir sebebin varlığını iddia ve ispat etmiş de değildir. Öyleyse yukarıda açıklanan yasal düzenleme dikkate alındığında hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan nedenler göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde bulunmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüne, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen Geçici 3. maddesindeki atıf nedeniyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.