YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7540
KARAR NO : 2014/11206
KARAR TARİHİ : 24.06.2014
MAHKEMESİ : Kovancılar Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 22/03/2013
NUMARASI : 2011/424-2013/147
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Kamulaştırma Yasasının 4650 sayılı Yasayla değişik 11. maddesinin birinci fıkrasının arazilere ilişkin (f) bendinde, taşınmazın kamulaştırma (dava) tarihindeki mevkii ve şartlarına göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden değerinin belirleneceği öngörülmektedir. Bu yöntemle taşınmazın değerinin saptanmasında, münavebeye alınacak ürünler yönünden sulu ya da kuru tarım arazisi niteliği önem taşır.
Dosyada bulunan 25.06.2012 tarihli birinci bilirkişi kurulu raporunda dava konusu taşınmazın sulanabilir vasıfta ve su kaynaklarına yakın olmasına rağmen sulu tarla vasfı taşımadığı, taşınmazın sulandığına ait herhangi bir su arkına su kanalına ve pompalama tertibatına rastlanılmadığı ancak keşif tarihinden 1-2 ay öncesinden traktörle bir kısım su arkı açıldığının tespit edildiği belirterek kuru tarım arazisi değerlendirilerek kuru münavebesi değerlendirmeye alınmış olup, mahallinde yapılan ikinci keşif sırasında mahkemece taşınmazın kenarında toprak sulama kanalının bulunduğu gözlenmiş ve hükme esas alınan 30.10.2012 tarihli ikinci bilirkişi kurulu raporunda ve 25.12.2012 tarihli bilirkişi ek raporunda keşif tarihi itibariyle taşınmaz yakınında toprak sulama arkının bulunduğu, taşınmazın 2 km uzağında yer alan kaynaktan, taşınmazın 40 m uzağındaki anayola kadar plastik borularla cazibe ile getirilen suyun, toprak ark ile taşınmazlara dağıldığı belirtilerek sulu tarım arazilerindeki ürünler münavebeye alınarak taşınmaza değer biçilmiş ve dava konusu taşınmaza ilişkin özelliklerin tespiti amacıyla keşif sırasında çekilen fotoğraflar dosya içerisine alınmışsa da aynı kamulaştırma kapsamı içinde bölgeden gelen ve dairimizce incelenen dava dosyaları içerisinde bulunan fotoğrafların büyük kısmının ortak olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle dava konusu taşınmazda sulamanın taşınmazın tamamında ve her mevsim için fiilen yeterli olup olmadığı, söz konusu kaynaktan alınan suyun borularla taşınmazın yakınına kadar getirilebilmesi için komşu parseller üzerinde tescil edilmiş herhangi bir irtifak hakkı bulunup bulunmadığı hususları ayrıntılı bir biçimde araştırılmadan ve pompajla sulama varsa bunun için yapılacak giderlerin de üretim masraflarına ilave edilmesi gerektiği düşünülmeden, taşınmazın sulama durumu ile ilgili bilirkişi raporları arasındaki çelişki de giderilmeden taşınmazın sulanabilir arazi olarak kabulü ile bu yönde düzenlenen bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Mahkemece açıklanan nedenlerle gerekirse yerinde yeniden keşif yapılıp hakimin gözlemi de tutanağa geçirilmek suretiyle bilirkişi kurulunca taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı açıkça araştırılıp saptanmalı, susuz olduğunun tespiti halinde ise, buna uygun ürün münavebesi ile kapitalizasyon faizinin %6 oranında alınması suretiyle değer belirlenmeli ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.