Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/7389 E. 2014/13335 K. 25.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7389
KARAR NO : 2014/13335
KARAR TARİHİ : 25.09.2014

MAHKEMESİ : Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/12/2013
NUMARASI : 2013/447-2013/690

Dava dilekçesinde, davacının teyzesi olduğu iddia edilen Sabriye Ş…’in anne adının düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının teyzesi Sabriye Ş..’in dul ve çocuksuz öldüğünü, davacının teyzesinin ikinci zümre mirasçısı olduğunu, ancak teyzesi Sabriye’nin annesinin adı Fatma olmasına rağmen nüfus kaydına sehven “Nutfiye” olarak geçtiğini, bu durumun davacının mirasçılık haklarını kullanmasına engel olduğunu bildirerek, Sabriye Ş..’in nüfus kaydında “Nutfiye” olan anne adının “Fatma” olarak düzeltilmesini istemiştir. Mahkemece, adın değiştirilmesinin şahsa sıkı sıkıya bağlı hak olduğu, bunun sahibi tarafından istenebileceği, ancak davada buna dayalı olarak miras bağı kurma amacı ise bunun da nüfus davasının konusu olamayacağından davanın reddine karar verilmiştir.
5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Yasasının 36. maddesine göre; ilgililer nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme ve tespit davası açmak hak ve yetkisine sahiptirler. Bir kimsenin ölmesi sonucu kaydı kapalı hale geleceğinden, bu kişilerle ilgili sadece tespit davası açılabileceği Yargıtay uygulamaları ile kabul edilmiştir. Davacı vekili hernekadar murisleri Sabriye’nin nüfus kayıtlarının düzeltilmesini istemiş ise de, çoğun içinde azın da bulunacağı ilkesi gözetilerek, düzeltme davası içinde tespit istemi de mevcuttur. Nüfus kayıt düzeltme davaları diğer bir kısım davalarda olduğu gibi kamu düzeni ile yakından ilgili bulunmaktadır. Bu özelliklerinden dolayı hakim doğru sicili oluşturmak zorundadır. Açıklanan bu durum karşısında öncelikle davacıların aktif husumet ehliyeti ve hukuki yararları tespit edilip varsa veraset belgeleri de dosyaya konularak hukukları etkilenecek olan tüm mirascıları davaya dahil edildikten sonra işin esası hakkında tüm kanıtlar toplanıp oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.