Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/6818 E. 2014/13355 K. 25.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6818
KARAR NO : 2014/13355
KARAR TARİHİ : 25.09.2014

MAHKEMESİ : Aybastı Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/11/2013
NUMARASI : 2011/161-2013/300

Dava dilekçesinde, davalı Ş.. A..’ın anne ve baba yönünden nüfus kaydının düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde davalı Ş.. A..’ın, davacı ile davalı N.. Y..’nın çocuğu olmasına rağmen dedesi ve babaannesi üzerine kaydedildiğini bildirerek Ş.. A..’ın nüfus kaydının iptali ile gerçek anne ve babası üzerine tescilini istemiştir. Mahkemece hak düşürücü süre nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 36/1. maddesine göre kişisel durum, bu amaçla tutulan resmi sicille belirlenir. Aynı Kanunun 39. ve Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 35/1. maddesi uyarınca ”Kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz. Ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir.”
Nüfus kütüklerindeki “doğru olmayan kayıtların” düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur. İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan “doğru olmayan kayıtlar”, ilgilileri veya Cumhuriyet Savcısı tarafından açılacak olan “kayıt düzeltme davası” ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada “nüfus kaydının düzeltilmesi davası” olarak adlandırılmaktadır. Zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir. (YHGK, 11.02.1998, 2-87/77). Şu durumda; nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davada resmi kayıt ve belgelere başvurulabileceği gibi, tanık da dinlenebilir. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında, nüfus kaydının “gerçek durumu” yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirildiğinden söz edilmesi gereklidir. (HGK 30.01.2008 gün 2008/2-36-47 sayılı kararından)
Dosya içindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davaya konu çocuk davalı Şahin yönünden dava; gerçeğe aykırı beyanla oluşan nüfus kayıtlarının düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Anne olduğu iddia edilen Neşe yönünden ise; Türk Medeni Kanununun 282. maddesi uyarınca çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kendiliğinden kurulur başka bir ifade ile; çocuğu doğuran kadın, annesidir. Dolayısıyla anne yönünden açılacak dava soybağı değil, doğuran kadının tespitine ilişkin olacaktır. Bu yönleri itibariyle istemler nüfus kayıt düzeltme davasıdır.
Bu açıklamalar dikkate alınarak somut olayda yanlış beyana dayalı olarak oluşturulan nüfus kaydının düzeltilmesi istendiğine göre, işin esasına girilip 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36.maddesi uyarınca nüfus temsilcisinin de huzuru ile yargılamaya devam edilip, davanın kabulü halinde hakları etkilenecek muhtemel mirasçılarının davaya katılımı sağlanması, delillerin toplanması, DNA incelemesi de yapıldıktan sonra davalı Şahin’in, İsmail D… A… ile K.. A..’ın çocuğu olmadığının anlaşılması halinde kaydının iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.