Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/643 E. 2014/6503 K. 08.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/643
KARAR NO : 2014/6503
KARAR TARİHİ : 08.04.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 5. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 14/09/2011
NUMARASI : 2007/1294-2011/801

Dava dilekçesinde, evlat edinme kararı verilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacılar vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacılar vekili Av.T. T. ile aleyhine temyiz olunan davalı asil M.. S.. geldiler. Gelen asil ve vekilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar dava dilekçesinde, evli olduklarını, müşterek çocuklarının olmadığını, davacılardan Yusuf Murat’ın kardeşinin kızı olan Serra’nın bir yılı aşkın bir süre yanlarında kaldığını belirterek davacıların küçüğü evlat edinmelerine karar verilmesini istemişler, mahkemece davacı vekilinin kesin sürede delil bildirmediği, çocuk hakkında yaşadığı İngiltere’de araştırma yapılamadığı gerekçesi ile dava reddedilmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 316. maddesinde “Evlat edinmeye, ancak esaslı sayılan her türlü durum ve koşulların kapsamlı biçimde araştırılmasından, evlat edinen ile edinilenin dinlenmelerinden ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verilir. Araştırmada özellikle evlat edinen ile edinilenin kişiliği ve sağlığı, karşılıklı ilişkileri, ekonomik durumları, evlat edinenin eğitme yeteneği, evlat edinmeye yönelten sebepler ve aile ilişkileri ile bakım ilişkilerindeki gelişmelerin açıklığa kavuşturulması gerekir. Evlat edinenin altsoyu varsa, onların evlat edinme ile ilgili tavır ve düşünceleri de değerlendirilir.” hükmü, 309/1. maddesinde “Evlat edinme, küçüğün ana ve babasının rızasını gerektirir.” hükmü, Tebligat Kanunu’nun 16. maddesinde ise “Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.” hükmü düzenlenmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; çocuğun İngiltere’de davacılar ile birlikte yaşadığı durum ve koşulların araştırılması için mahkemece ara karar alındığı, davacı vekilinin bu ara karar gereğinin yerine getirilmesi için gerekli işlemleri yaptığı, giderleri karşıladığı, ancak istinabe gereğinin İngiliz makamları tarafından yerine getirilemediğine ilişkin yazı gönderildiği, belgenin tercümesi yapılmadığından içeriğinin anlaşılamadığı, davalı anne S.. S..’a yenileme dilekçesinin tebliğine ilişkin belgede “Muhatabın birlikte çalışanı H. G.’a tebliğ edildi” kaydının bulunduğu, buna göre usulüne uygun tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, istinabe talebinin yerine getirilmemesine dair belgenin tercümesi de yaptırıldıktan sonra Türk Medeni Kanunu’nun 316. maddesinde düzenlenen inceleme ve araştırmaların yapılması gerektiği, yenileme dilekçesinin tebliğine ilişkin belgenin; davalı Sinem’in “adreste bulunmama” nedenini ve tebligat yapılan şahıs yönünden ise “aynı konutta oturma” kaydını içermemesi nedeniyle geçersiz olduğu, evlat edinmenin ananın da rızasını gerektirdiği, duruşmaya gelip bu konuda rıza beyanında bulunması ya da Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 128. maddesi uyarınca davayı inkar etmiş sayılmasının geçerli tebligata bağlı olduğu gözetilmeden eksik araştırma ve inceleme ile yöntemine uygun şekilde taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı yararına takdir edilen 1.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.