Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/6175 E. 2014/15671 K. 06.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6175
KARAR NO : 2014/15671
KARAR TARİHİ : 06.11.2014

MAHKEMESİ : Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/02/2014
NUMARASI : 2012/617-2014/97

Dava dilekçesinde, eğitim ve öğretim giderlerinden kaynaklanan ve idarece ödenmesi talep edilen 40.036,41 TL nin 10.000 TL sinden borçlu olmadığının tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının 2004 yılında astsubay hazırlama okuluna kaydolduğunu ve bu okuldan 2009 yılında mezun olarak sağlık astsubayı olarak atandığını, 12.03.2012 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiğinin kesildiğini, davalı idarece mecburi hizmet yükümlülüğünü tamamlamadan ilişiğinin kesilmesi nedeniyle 40.036,41TL borcun ödenmesi gerektiğinin bildirildiğini, borcun mevzuata aykırı hesaplandığını ileri sürerek, idarece çıkarılan borcun 10.000,00TLsinden borçlu olmadığının tespitini istemiş, mahkemece, davacının kısmi dava olarak açtığı davada hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 109. maddesinin 1. fıkrasında talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmının dava yoluyla ileri sürülebileceği, talep konusunun miktarı taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden doğmuş olması ve alacağın belirli bir kesiminin dava edilmesi gerekir, yani bir alacak için daha fazla bir miktar için tam dava açma imkanı bulunmasına rağmen alacağın bir kesimi için açılan dava kısmi davadır. Alacak bir senede veya sözleşmeye bağlanmış veya taraflar arasında uyuşmazlığın değeri konusunda tartışma bulunmadığı durumlarda dava açmakta hukuki yarar bulunmamaktadır. Ancak, değeri belirlemek için hesaplama veya değerlendirme yapmak gerekiyorsa, bölünebilir nitelikte bu uyuşmazlık kısmi davaya konu edilebilir. Kanun koyucunun kısmi davayı ihdas etmekteki amacı hak aramayı sınırlandırmak değil, hakkın kötüye kullanılmasına engel olmaktır. Miktarı belirlemek için belli bir hesaplama veya değerlendirme yapılması gerekmekte ise hak arayan şahsı tam miktar üzerinden dava açmaya zorlamak hak arama özgürlüğünü sınırlandırmaya neden olacaktır.
Somut olayda, davacı vekili davalı idarece 40.036,41TL borçlu olduğunun davacıya bildirildiğini, borcun nasıl hesaplandığının ayrıntılı olarak belirtilmediği, maliyet hesabı ile ilgili yasalarda değişiklik yapıldığı belirtilmiş, davacının hangi miktar borçlu olmadığının tespitinde belli bir hesaplama ve değerlendirme ile birlikte değişen yasal mevzuata göre hakimin takdirine ihtiyaç bulunduğundan bu tür davalarda talep konusunun miktarının taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli olduğu kabul edilemeyeceğinden davacının kısmi dava açmakta hukuki yararı bulunduğu gözetilerek tarafların delilleri toplanarak, bilirkişi incelemesi de yaptırılıp oluşacak uygun sonuç doğrultusunda karar verilmesi gerekirken, davacının kısmi dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.